11 Nisan 2009 Cumartesi

ERZURUM KRİSTAL BİR SUR GİBİDİR


Saat Kulesi’nde üşürken zaman
Çifte Minare’de yanar bir Yakût
Akasya dalında bir minik serçe
Doksanüç Harbi’nden kalmış gibidir
Pusuda dolanır beyaz bir duman

Saat Kulesi’ de üşürken zaman 
Segâh enginlerde, kaybolur izler 
Palandökenlerde mavi bir vedâ
Gölgeler uçuşur, şehrin üstünde
Gümüş tennûreler dalgın yanarken

Bir anda köpürür erir dehlizler
Segâh enginlerde, kaybolur izler   
Niyâz burçlarında yaralı kuşlar
Aydınlık taşırlar Karanlıklara
Aynalı kemerdir gökte yıldızlar

Bir meltemdir sükût serince eser
Firûze çağrıyla senfoni başlar
Niyaz burçlarında yaralı kuşlar   
Süvari dervişler bekler ufukta
Gözleri sükûtun mezar taşıdır

Belli, çok uzaktan, gelmişler yine
Türbe Kapısı’ndan yayılır duâ
Bakınca Kale’den her renk ak olur
Süvari dervişler, bekler ufukta   
Erzurum kristal bir sur gibidir

Beyaz’ı meltemdir, kara’sı ayaz
Sırlı çinileri, sim kubbeleri
Sanki sonsuzluğun sırrını söyler
Beyazın böylesi bir nûr gibidir
Erzurum kristal bir sûr gibidir. 

Yaşar Bayar