12 Nisan 2009 Pazar

ÇAY VE KAR

Önce güne besmele
Sonra çayla başlanır
Bu şehirde;
Zinde vakitlere ab-ı hayat
Yorgun zamanlara şifa.
Çayla biter gün
Çaylar başlar gece.

Doldur çayımı çaycı
Leb-reng * olsun!

Çay sohbetle
Sohbet çayla demlenir
Güvercinlerin kanat seslerine karışır
Fi tarihinde
Bilmem hangi coğrafyadan
Bu sabahçı kahvesine gelip tüneyen
Pirinç semaverin buğuları.

Boş kalmasın bardağım çaycı
Leb-â-leb olsun!

Çinden mi gelir maçinden mi?
Bu koku bu ıtır bu renk
Bu güneş gözlü sevgili;
Beni benden alır çaresiz
Muhabbet bahçesine bengisu olur.
Güneş gibi ısıtır ışıtır yüreğimi
Avuçlarımda Palandöken'in karları erir.

Tazele çayımı çaycı
Leb-teşne olsun!
Bir damla çay
Damlamış kar üstüne
Ve bir yangın yerine çevirmiş şehri.
Uzun kış gecelerinden sonra
Her tan vakti doğan günle birlikte
Sabahçı kahvesinde sohbetin demi tutulmuş
Gördüm ki, bardağıma güneş düşmüş.

Bir güneş daha doldur çaycı
Leb-handan olsun!

"Eskiler, çayda üç özellik ararlarmış.
Çay; leb-renk (dudak renginde),
Leb-rlz (taşarcasına dolmuş) ve
Leb-a-leb (dopdolu) olmalı derlermiş.
Genç yaşta aramızdan ayrılan Şair Hasan Ali Kasır,
Leb-teşne (susamış) ve leb-handan (susamış) eklemelerini
yaparak çaydaki özellik sayısını artırmış. iyi de yapmış.

Hasan Ali KASIR