28 Kasım 2008 Cuma

GALALI TEYO'DAN FIKRALAR


YAN FİTES:

Teyo pehlivan ihtilal dönneminde başından geçen bir olayı kahvede anlatır,

-" Ula, Ankara’da Kızılay’da ferrarimle dolaşiram aha birden önüme solcular çıhti, tam geri fitese taktım gaçacam bahdım sağcılarda arhadan gelir.”

Dinleyenler sorar:

-"Teyo emi peki sen neyetdın "

Cevap hazır:

-“Gardaş bahtım olacağı yok, yan fitese tahdığım çimi yan yan elemi gaçiram.”



KLAY:

Teyo'nun şöhreti Amerika'ya ulaşıp, gazeteler, televizyonlar hep ondan bahsetmeye başlayınca Clay ona meydan okur. Lafın kısası Teyo ile birlikte ringe çıkarlar.

- “Kılay, gara bir cırbağa. Dutiram dutiram yere çaliram. Aha ele oldu çi, dermansız dizlerime gapandi. He“

- “Pehlüvan ben ettim sen etme, canimi bağışla.”

Dedim ki;

- "Ya kelmeyi şahadet cetirisen ya canın aliram!" O sahat müslüman oldi.


GARGALAR:


Teyo Pehlivana sorarlar, amaç Teyo Pehlivana takılmak.

- “Teyo bahasan bu Gargalar niye bele gara?”

Teyo Pehlivan'ın cevabı dünden hazır.:

- “Güneşe yakın uçduhlari üçün.”



TEYO İLE AYI:

Teyo Pehlivan kahvehanede oturmuş, Zafer Pehlivanın da kahvede olduğundan habersiz böbürlenerek anlatmaktadır.

-“Ola gardaş bir gün dağda cezirem, tamda böyük bir kayanın dibinde garşıma bir ayi çıhmasın!
Ayı benim çibi üç var, ama heç isdifimi bozmadım. Ola Teyo dedim cendi cendime bir ayıdan mi gorhacağsan. Başladık ayiyinan cüleşmiye. O beni alir yere vurir, sonra ben oni yerden yere vuriram, ne ayi pes edir, ne de ben pes diyirem. Aradan içi cün ceçti, hele daha birbirimizin
sırtını yere deydirmiş deyilih."

Herkes işin sonunu merakla beklerken Zafer Pehlivan sert bir şekilde çıkışır.

-"Ola Teyo, sora ne oldu?"

Zaferi gören Teyo lafı dolaştırır, ne dediğini, nerede kaldığını unutur ve noktayı koyar:

-"Nevolacah vıyh, ayı beni yendi!”


BUZ:


Hasankale’de her yıl Temmuz ayında Karakucak güreşleri yapılır. Teyo’ya güreşçilerden birisi yaklaşarak:

- “Pehlivan senin güreşeceğin adamla ben de güreşeceğim. Onu biraz yor, der.”

Teyo:

- “Sen merak etme,” der ve “

Teyo rakibi ile güreşe başlar. Ama güreş başlar başlamaz rakibi Teyo’yu kaldırdığı gibi yere vurur. Biraz önce Teyo’yu uyaran güreşçi Teyo’ya:

- “Pehlivan ne oldi, çabuh pes etdin. “

- “Ne edim oğlum, ayağım buza celdi gaydım.” Der.


İT BALIKLARI;


-“Ağa beni Emerika'ya Kılay'nan cüleşmiye çağırdılar. Haman Keveng'in gölüne bir dumdum Ağdenizden çıhdım. İki gulaçda Cebelitarığı ceçdim. Ohyanusda yüzirem bir bahdım arhamdan "hav hav" sesleri... Bir de ne dönim ağa, it balıhlari! Beni epeyce guvaladılar, bahdım yoriliram, döndüm ve yaradana sığındım bir bağırarah oooooşşt dedim, hepsi savuşdular.”


GÖZİ:


Teyo Kore Harbindedir. Kurşunlar havada vızır vızır ederken:

-"Hele bahim nevolir?" der ve başını siperden çıkarır.

Çıkarır çıkarmaz da bir kurşun kulağının dibinden "vız" diye geçer. Teyo sinirlenir:

- “İtoğluitler! Vula demillerçi atirih ama ya deger herıfın cözi kor olursa.”


BİRDE VAPUR:

Birgün gahvede oturiram,telefon çaldi.

-"Pehlivan seni isdiller diye seslendiler. Gahdım bahdım, ariyan bizim Kars Valisi, Pehlivan Sarıkamış’da denize bir cip düştü! Biz uğraştık ama çıkaramadık. Buradakiler de bu cipi denizden çıkarsa Hasankale’li Teyo Pehlivan çıkarır dediler. Allahını seversen gel bize yardım et diye yalvardi. Bunun üzerine gahdım bindim ata. Cettim Sarigamış’a. Atladım denize, suya bir dumdum, cip suyun dibinde. Bir goluma cipi tahdım, öteki golumunan da gulaç atmaya başladım ve cipi sudan çığartdım. Ama gardaş cip bene çok ağır geldi. Tikkatli bahdım ne cörim. Megerse cipe bir de vapur tahılmış.


DİREKLER:

Kurtuluş Savaşı yılları.. Doğu cephesi ile telefon görüşmesi birden kesilir. Arıza ekibi Erzurum'dan yola çıkar kontrol ede ede Teyo'nun tarlasına bir gelirler ki yüz elli telefon direği yerde, Teyo hışımla ekin biçiyor.

- “Pehlİvan kolay gelsin de.. Direkler?”

- “Ola oğul cepheye gidecağam dedim ambu tarlayi da biçim ele gidim. Ferginde degilem demah tırpana denk gelmiş!”


YA BİZİM EVLER:


İsmet Paşa ile Çörçil poker oynamaktadır. Seyircileri de Teyo Pehlivan! İsmet Paşa elindeki kartlara güvenerek:

- “Türkiye’ye”, dedi

Teyo hemen atıldı:

-" Paşa neyidirsen?.. Ya Erzürüm.. Ya Hasangalasi?.. Ya bizim evler?"

Paşa utandi oynamahdan vaz geçti.



DEMİ MOORE ÖPÜŞÜMDEN TANIRMIŞ :

Teyo Pehlivan anlatıyor: ”Bir cün Hasangaladan belediye otobüsüyyle ABD’ye cidirem. Bir baktım yolda Demi Moore’un arabasının teçeri patlamış. Neyse gardaş, yendım aşaği, bir dekke sürmedi lastici tamir ettim. Bunun üzerine Demi, beni yemeğe davet etti. Bende kıramadım cittim. Demi teşeccür için beni yanağımdan öptü. Bende onu yanaklarından öptüm. Demi, bir daha öper misen, dedi. Neyse bende bir daha öptüm.Demi bana, sen Doğulusun bir daha öp bakayım; bende öptüm. İcinci çez öptüğümde Demi,seni tanır gibiyim,Erzurumlu’sun. Üçüncü öpüşümde Demi bu kez ,Vallahi ben seni tanıdım,
Sen Hasankaleli Teyo Pehlivansın,” dedi. ”Vallahi bende şaşırdım. Demi beni üç kez öpüşte tanıdı."


RIDVANDAN TELEFON:


Teyo pehlivan, kahvehanede otururken kahvehanenin telefonu çalar. Telefon maksatlıdır ve arayan Teyo’yu işletmek ister, Telefonu açan kahvehane sahibi seslenir:

-“Pehlivan Fenerbahçeli Rıdvan arıyor, seninle görüşmek istiyor.”

Teyo Pehlivan hiç yer mi? Umursamaz bir edayla;

-“De Rıdvan’a Pehlüvan hesde yerinden galkamaz, daha sonra arasın, ya da gendi buraya gelsin.”


HOSTESLERİ DÜŞÜNMÜŞ:

Hasankale’de koyu bir sohbet var. Teyo Pehlivan da masada. O sıralarda bir iş için uçakla Ankara’ya gidecek olan biri Teyo Pehlivan’a takılarak :

- “Pehlivan gel seni de uçakla götüreyim.”

Teyo alaycı bir ifadeyle cevap verir:

- “ Oğlum, sen daha anan garnındayken ben teyyareynen cezirdim, bah bir çeresinde cine teyyareye binmişem ele elimi de camdan çıkarmışam, bir bahtımki bitene gartal, hemen elimi uzattım, yakaladım aldım gartalı içeri. Ola bi bahtım, hostesler nasıl cıvılir, nasıl cıvılir. Neyse bende gorkutmiyim zavallı gızları dedim ve bıraktım gartali, uçtu.”