17 Kasım 2008 Pazartesi

ALVAR İMAMI MUHAMMED LÛTFİ (1868-1956)


MUHAMMED LÛTFİ (ALVARLI EFE HAZRETLERİ), (ALVAR İMAMI)

Hace Muhammed Lûtfi (Alvarlı Efe Hazretleri) 1868 yılında Erzurum'un Hasankale'ye bağlı Kındığı köyünde dünyaya geldi.
Babası Hace Hüseyin Efendi, annesi Seyyide Hatice Hanım'dı. Tahsilini başta babası olmak üzere devrinin şöhretli âlimlerinden tamamlayarak icazet aldı ve 1889'da Hasankale'nin Sivaslı Camii'ne imam oldu.

Aynı yıl babası ile birlikte Bitlis'e giderek Hace Muhammed Pir-i Küfrevi Hazretleri'nin mümtaz bir halifesi olarak Hasankale'ye avdet etti. Buradan Erzurum'un Dinarkom köyüne gitti ve orada Birinci Cihan Harbi'ne kadar kaldı. Bilahare vazifesini Yavi nahiyesine oradan da ana vatanı olan Hasankale'ye nakletti.

Kendisine Hasankale Müftülüğü teklif edildi ise de kabul etmedi. Hasankale'ye bir saat mesafede olan Alvar köyü halkının istirhamı üzerine oraya giderek bu köyde yirmi dört sene vazife yaptı.

1939 yılında tedavi için Erzurum'a gitti. Mehdi Efendi Mahallesi'nde bir evde ikamet ederek 16 sene de burada olmak üzere 88 senelik ömrünü insanlığa ve İslamiyet'e adadı. 12 Mart 1956 tarihinde vefat etti. Nâşı Alvar Köyü'nde babası Hüseyin Efendi'nin yanına defnedildi.

Vefatının 51. yılında Alvarlı Efe Hazretlerini rahmetle anıyoruz. Alvarlı Efe hazretleri alim ve arif olmasının yanı başında şairdi de.Arapça, Farsça ve Türkçe şiirler yazan Alvarlı Muhammed Lütfi Efendi'nin şiirleri vefatından sonra oğlu Seyfeddin Mazlumoğlu tarafından derlenerek Hulâsatü'l-Hakâyik adıyla yayınlanmıştır.

(İstanbul 1974) Bu divanda, çeşitli nazım şekilleriyle söylenen yedi yüzü aşkın şiir mevcuttur. Hece vezni ve oldukça sade bir Türkçe'nin kullanıldığı bu şiirlerden bazıları da bestelenmiştir. Şiirlerinde daha çok Allah ve Resul sevgisi, ehl-i beyt aşkı, zamanın dehşeti işlenmiştir.

Erzurum'un rus işgali esnasında ermenilerin katliama başlaması üzerine, köyden ve diğer köylerden topladığı altmış kadar çete halindeki bir müfreze ile rusların karargâh deposu olan köye, o gün ermeni topluluğunun da burada bulunuşu dolayısıyla taarruz etmiş. Böylece, ermeniler püskürtülmüş ve kendileri müfrezesiyle birlikte Oyuklu köyünün yanı başında rusların yığdığı kıyas kabul etmez bir depoyu teslim almış ve Zergideler Köyü'nde Türk ordusuna iltihak ederek ordu ile birlikte gün ışırken Erzurum'a girmiştir.

Birinci Dünya Savaşını ve ermeni zulmünü bir şiirinde şöyle anlatır:

“Koptu bugün Kıyamet
Yeryüzü alkan oldi
Görülmemiş alamet
Kandan bir tufan oldi.
İslam hanümanıyla
Kurtulmaz bir canıyla
Herkesin öz kanıyla
Saçları elvan oldi.
Yiğitler baltalanmış
Öz kanına boyanmış
Körpe kuzular yanmış
Gören adem kan oldi.

Bu şiiri'de Kerbela faciası için yazmıştır. 


“Bu gün mah-ı Muharremdir, muhibb-i hanedan ağlar.
Bu gün Eyyam-ı matemdir, bu gün ab-ı revan ağlar.
Hüseyn-i Kerbela’yı elvan eden gündür.
Bu gün Arş-ı muazzamda olan âli divan ağlar.
Bugün Âl-i abanın gülşeninin gülleri soldu,
Düşüp bir ateş-i dilsuz, kamu ehl-i iman ağlar.
Bugün Gülzar-ı Muhtar-ı Hüda’ya bir hazan esti,
Zemine düştü vaveyla, felekte kehkeşan ağlar.
Bugün hunbar olur gözü elbet Haydar-ı Kerrarın
Görür Zehra’yı hun efşan, Resul-i âli şan ağlar.
Bu gün evlad-ı Haydar, hem dahi ahfad-ı Peygamber
Döküldü gül gibi yerler yüzüne, asuman ağlar.
Gülistan-ı Muhammedin Gül-i hamraların derdi
Yed-i kahr ile ol gaddar, bu gün devr-i zaman ağlar.
Risalet gül gülistanı, nübüvvet bağu bostanı
Hüseyni ol nuristanı gören Pir ü civan ağlar
Güruh-i hanedana Lütfiya kurban ola canım
İla yevmil kıyame can ile ehl-i iman ağlar.”


Kaynak:Ata Uni.Derg.