17 Kasım 2008 Pazartesi

Erzurumlu EMRAH (1799-1854)


Erzurumlu EMRAH, 1799 yılında Erzurum'un Ilıca ilçesine bağlı Tanbura köyünde doğdu. Emrah adının ozanın gerçek adımı yoksa mahlası mı olduğu bilinmiyor.

Emrah iyi bir medrese eğitimi gördü. Hayatı boyunca bir çok yer gezdi. Bir kaç kez evlendi. Bu evliliklerden çocukları oldu. Ancak ayrıntılar hakkında kesin bir bilgi yoktur. Kastamonu, Sinop, Trabzon, Konya ve Niğde'de kaldığı şiirlerinden anlaşılmaktadır.

Sivas'ta Mahi Hanım'a aşık olarak evlendi. 1840 yılında Mahi Hanım vefat edince Tokat'a, oradan Niksar'a geçti, orada bir evilik daha yaptı ve hayatının sonuna kadar Niksarda kaldı.

Ömrü Erzurum'dan uzakta geçen Emrah Erzurum'u hiç unutmadı. Dizelerinde sürekli Erzurum'a değindi.

Yunus Emre gibi şiirlerinde yalın Anadolu Türkçe'sini seçti. Halk şiiri geleneğinin yanı sıra Divan ve tasavvuf geleneğinde de ürünler verdi. Halk şiiri geleneğinde heceyle söylediği şiirleri ile koşma ve semaileri oldukça başarılı olan Erzurumlu Emrah, halk arasında haklı bir üne kavuştu.

Ozanlar geleneğine uyarak pek çok çırak yetiştirdi. Çıraklarından Tokatlı Nuri'nin bir şiirinde belirttiğine göre 10 Eylül 1854 günü Niksar'da vefat etti.

Eflatun Cem Güney, Fuad Köprülü, Vehbi Cem Aşkun ve Orhan Ural, Emrah’ın yaşamı ve sanatı üstüne çeşitli araştırmalar yaparak eserlerini bir araya topladılar. Aşağıdaki örnekler onun eserlerinin bugün bile herkes tarafından nasıl anlaşılabildiğini göstermektedir.

GÖNÜL GURBET ELE ÇIKMA

Gönül gurbet ele çıkma
Ya gelinir ya gelinmez
Her dilbere meyil verme
Ya sevilir ya sevilmez.
Yöğrüktür bizim atımız
Yardan atlattı zatımız
Gurbet ilde kıymatımız
Ya bilinir ya bilinmez.
Bahçemizde nar ağacı
Kimi tatlı kimi acı
Gönüldeki dert ilacı
Ya bulunur ya bulunmaz.
Deryalarda olur bahri
Doldur ver içem zehri
Sunam gurbet elin kahrı
Ya çekilir ya çekilmez.
Emrah der ki düştüm dile
Bülbül figan eder güle
Güzel sevmek bir sarp kale
Ya alınır ya alınmaz.

TUTAM YÂR ELİNDEN TUTAM


Tutam yâr elinden tutam
Çıkam dağlara dağlara
Olam bir yaralı bülbül
İnem bağlara bağlara
Birin bilir birin bilmez
Bu dünya kimseye kalmaz
Yâr ismini desem olmaz
Düşer dillere dillere.
Emrah eder bu günümdür
Arşa çıkan tütünümdür
Yâra gidecek günümdür
Düşem yollara yollara.

BİR NAZENİN BANA GEL GEL EYLEDİ

Bir nazenin bana gel gel eyledi
Varmasam incinir, varsam incinir.
Nazik miyanından, ince belinden
Sarmasam incinir, sarsam incinir.
Kaşına çekilmiş kudret kalemi
Görmemiş dünyada derdü elemi
Her sabah her sabah verir selâmı
Almasam incinir, alsam incinir.
Yine görünüyor yârin illeri
Başımızda esen sevda yelleri
Yârın bahçesinde konca gülleri
Dermesem incinir, dersem incinir.
Nereden nereye sevmişim onu
Ateşi koymuyor yakıyor beni
Aşık Emrah sever böyle bir canı
Sevmesem incinir, sevsem incinir.