20 Kasım 2008 Perşembe

Aşkale


Konumu itibariyle, doğu illerini batıya ve kuzeye bağlayan yolların kesiştiği noktada yer alan ve tarihi açıdan eski bir yerleşim yeri olan Aşkale, tarihi boyunca çeşitli kavimlerin ve milletlerin ya istilasına uğramış veya geçiş güzergahı olmuş ve otuz beş kez el değiştirmiştir. Ulaşım yollarının düğüm noktası olma özelliği nedeniyle stratejik değere sahip olan Aşkale’nin, tarihi misyonunda köprü görevi üstlenmişliğinin izlerini bulmak mümkündür.

Tarih sahnesinde varoluşundan itibaren, tarihi süreç içerisinde çeşitli milletler tarafından: "Lucus Basara, Şogen, Aşhane, Kale " isimleriyle adlandırılan ilçe, bugünkü ismi olan "Aşkale"yi Türk devresinde almıştır. İlçe, MÖ 1700 yılında Hititler tarafından kurulmuş, kuruluşundan itibaren çeşitli milletlerin tarihinde yer almıştır. Hititlerle başlayan Aşkale tarihi, Mısır medeniyeti ile daha da önem kazanmış, Asurlular ile Mısırlıların mücadelesine tanıklık yapmıştır. Aşkale, MÖ 1500 yılında Asurluların eline geçmiş, uzun süren Asur Hükümdarlığı'ndan sonra, MÖ 9-6. asırlarda Urartuların hakimiyetinde kalmıştır.

İkliminin soğukluğunu, tarih sahnesinde uzun süreli savaşların ısıttığı Aşkale, MÖ 606 yılında Persler’ in, daha sonra Kimmerler'in ve İskitler'in istilasına uğramış, 584 yılında Medler’in eline geçmiştir. MÖ 72 –70 yıllarında Ermeni Devleti kurmak için Anadolu’yu işgal eden Rum kundakçı Loculus' un işgaline uğramıştır. Hint- Avrupa İpek Yolu üzerinde olması nedeniyle tarihte bütün milletlerin dikkatini çekmiş olan Aşkale, MS 395 yıllarında Doğu Roma İmparatorluğu'nun, sonra sırasıyla Sasaniler’in, Hazerler'in , Elhamlılar’ın ve tekrar Bizanslılar’ın eline geçmiştir.

1071 sonrası Oğuz akıncılarına kapılarını açan Anadolu'nun bu yörelerinde de Türk'ün sesi duyulur ve Türkler, Aşkale topraklarını da kullanarak yeni mekanlara doğru yol alırlar. Ama yörenin Türkleşmesi ve islamlaşmasını, 1081 yılında bu toprakları Bizans'tan alan Saltuklular sağlamış ve artık Türk beyleri bu yerde de otağlarını kurmaya başlamışlardır. Böylece Kop dağlarının doğu, Palandöken dağlarının batı uzantıları, otlakları ile yeni sakinlerinin yeni ülkesi olmuştur.

Türklerin eline geçen bölge, bundan sonra sırasıyla Moğollar'ın (1241-1242), İlhanlılar'ın (1256-1333), Ertani Beyliği'nin (1333-1337), Karakoyunlular'ın (1337-1379) hakimiyetinde kalmış, 1379-1386 yıllarında Timur'un istilasına uğramıştır. 1473 yılında yapılan Otlukbeli Savaşı’ndan sonra Akkoyunlu Uzun Hasan’ın eline geçen Aşkale ve civarı, Uzun Hasan’ın komutanlarından Elvent Bey’in payına düşmüştür. Bu devlet yıkıldıktan sonra 1502 yılında Safaviler'in ele geçirdiği Aşkale, 1514 yılında Çaldıran Savaşı'yla Osmanlılar'ın eline geçmiştir. Hatta Çaldıran Savaşı'na giden Yavuz Sultan Selim, Aşkale ile Kandilli arasında bulunan Kesikköprü bölgesinde ordusu ile konaklamış, halen Padişahtepe olarak bilinen bu yerde otağını kurmuştur.

27 Haziran 1829 tarihinde Ruslar tarafından işgal edilen Aşkale, 14 Eylül 1829' da imzalanan Edirne Muahadesi ile Rus işgalinden kurtarılmış, 1877 – 1878 Osmanlı – Rus Harbi’nde ( 93 Harbi ) Ruslar tarafından ikinci kez işgal edilmiştir. Bu işgal sırasında Aşkale’deki kömür yataklarına önem veren Ruslar, şoseden Yeniköy’e kadar demir yolu inşa etmişlerdir. Halkın "Darhat" dediği dakovil yolunun, aslında hem ulaşım, hem de Kükürtlü kömürünün nakli için inşa edildiği anlaşılmaktadır.

Aşkale, I. Dünya Savaşı sırasında 16 Şubat 1916’da, Ruslar tarafından yeniden işgal edişmiş, ancak 1917 yılında Rusya’da çıkan Bolşevik İhtilali nedeniyle, Rus birlikleri yerlerini dörtyüz kadar eli silahlı Ermeni çetesine bırakarak çekilmişlerdir. Tarihin talihsizliğinin yaşandığı bu dönemde Aşkale, tarihinin en karanlık günlerini Ermeni zulmü ile yaşamıştır. Ermeniler çirkin yüzlerini Aşkale yerli halkı üzerinde yapmış olduğu akıl almaz zulüm ve işkencelerle göstermiş, barbarlıklarını tarih sahnesine bir kez daha yansıtmışlardır. Bu karanlık günler, Kazım Karabekir komutasındaki düzenli ordunun taarruzuna milis güçlerinin de katılımıyla sona ermiş, 3 Mart 1918' de Aşkale işgalcilerden kurtarılmış ve asli sahiplerinin eline geçmiştir.

Milli Devlet’in kuruluşu aşamasında, toplanan milli kongrelerde Aşkale delegeleri aktif rol oynamıştır. Bu arada Erzurum Kongresi için teşrif eden Mustafa Kemal Paşa'nın, 3 Temmuz 1919'da Aşkale’den geçişini ve Ülkenin 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet yönetimine girişini coşku ile yaşayan Aşkaleli’ler, daha sonra Mustafa Kemal Paşa’nın Reis-i cumhur sıfatıyla, Eylül 1924 sonunda Aşkale yöresinden Yeniköy yolunu kullanarak Hasankale'deki deprem bölgesine gidişini mutlu bir anı olarak tarihlerine kaydetmişlerdir.

Aşkale, 1923’de Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte yapılan mülki taksimatta nahiye olarak, o zamanlarda Erzurum iline bağlı olan Tercan ilçesine bağlı iken, 1935 yılında Tercan ilçesinin Erzincan iline bağlanması üzerine, yine nahiye olarak Erzurum merkezine bağlanmış ve 1 Temmuz 1937 tarihinde ilçe olarak ilan edilmiştir.