4 Aralık 2008 Perşembe

Kadı Mustafa Darir (14.yüzyılda yaşadı)


Mustafa Darir öğrenimini Erzurum Yakutiye medresesinde tamamladı, Darir ile ilgili fazla bilgi yoktur,bilinenler eserlerinin ön sözleriyle sınırlıdır. Asıl adı Mustafadır. Doguştan kör olduğu için Darir, zamanda gözsüz mahlası kullanmıştır.

İslami ilimleri Arapçayı ve Farsçayı çok iyi bildiğini eserlerinden anlıyoruz. 1377 de Mısır’a gidinceye kadar Erzurumda kadılık yapmıştır. Manzum ve mensur bilinen dört eserin sahibi olan Erzurumlu Kadı Darir edebiyatımızda şairliği kadar nasirliğiylede bilinir.

Türkçe ve Türkçecilik şuuruyla yazan Darir Memlük Türkçesinin, Oguz Türkçesine dayalı bir yazı dili haline gelmesinde büyük paya sahiptir. Siretü’n nebisindeki beyitler mevlit yazmış bütün Türk şairleri bu arada “Vesiletü’n Necat” şairi Süleyman Çelebiye de ilham kaynağı olmuştur.

Darir “Kıssa’i Yusuf” adlı eserini 1367 de manzum olarak ve mesnevi tarzında Erzurum'da yazdı. “Siretün nebi’si” ise 1380 de tamamlanmış ve Sultan Berkuk’a sunulmuştur. İçinde manzum bölümlerinde bulunduğu mensur bir eserdir. Diger iki eseri 1393 de tamamlanıp Halep emiri Çolpan’a sunulan “Fitühü’ş Şam” ile yazılmış tarihini bilmediğimiz “Yüz Hadis ve yüz hikayedir”

Darir'in "Mevlid"inden kısa bir bölüm aşağıdadır.

Rebiü’l-evvel ayı gutlu olsun,
Hemişe din ü dil guvvetlü olsun.

Resül’ün mövlüdü bu ay içinde,
Cahanda me’rûf ve meşhur oldı.

Nebi'nin anası mine Hatun,
Haber verdi bu söz mestur oldı.

Ayın on ikisi İsneyn gecesi,
Harab olmuş evim ma'mur oldı.

Evimden göklere bir nur çıhdı,
Ki dünya dobdolu ol nur oldı.

Döşendi bir büsat-ı ins Sündüs,
Havada eyle kim mestur oldı.

Dikildi üç alem Şerg'e vü gerb'e,
Birisi Kebe'de menşur oldı....