24 Ekim 2010 Pazar

İSMAİL HAKKI KAVURMACI (1966----)


İsmail Hakkı Kavurmacı 1966 yılında Erzurum'da doğdu. İlk, orta ve üniversite eğitimini Erzurum'da tamamladı.

2001 - 2003 tarihleri arasında yayınlanan Erzurum Sevdası Dergisinin editörlük görevini yürüten şairin, yazı ve şiirleri başta Erzurum Sevdası, Çizgi ve Beyazdoğu Dergileriyle beraber yine bazı dergi ve gazetelerde yayınlandı.

1999 yılında ise “Coşkularım” isimli şiir kitabını şiir sevenlerin beğenisine sundu.

BEN ERZURUM

Zemherilerde doğmuşum,
Karlı yüce dağ başlarında.
Tipiye, borana alışkınım,
Eser dururlar başımda.

Yüce dağlardan aşar yolum,
Bir yanım hep sefada bir yanım hep mahzun.
Yalan dolan bilmez ki dilim.
Ölümüne severim, namerde nefretim.

Eğilmez başım, saklıdır göz yaşım,
İhanetleredir benim isyanım.
En çok vefasızlıklar yakar canım.
Sabır, yinede sabır can dadaşım

Düşmanın karşısında aşılamaz kalayım,
Milletimin emrinde fedakar hizmetkarım.
Mazlumun yanında merhamettir adım,
Zalime karşı çift başlı, savaşçı kartalım.

Dadaşım her zaman sadakatle bağlanmıştır vatanına,
Gözü kara fedai olmuştur hem savaşta hem barışta.
Yiğitliği ve fedakarlığıyla nam salmıştır cihana,
Canını cananını feda etmiştir Milleti uğruna.

Dadaşım, yiğitsin, sadıksın çok da fedakarsın
Ama bilirim ağam, yüreğinden yaralısın.
Bir zamanların doğunun Paris’i Erzurum’un
Şimdilerde sönmüş yıldızı, garip ve mahzun.

İsmail Hakkı Kavurmacı
27.02.2006 Erzurum

İSMAİL FEHİM İBRAHİMHAKKIOĞLU (1940----)


İsmail Fehim İbrahimhakkıoğlu 1940 yılında Erzurum’da doğdu. Eğitimini Erzurum’da tamamlayarak öğretmen oldu.
Lise yıllarında yağlıboya resimler yapmaya başlayan İsmail Fehim İbrahimhakkıoğlu öğretmen okulunda resim öğretmeninin dikkatini çekti. Esim öğretmeninin yönlendirmesi ile insan figürü ve desen çalışmaları yaptı. Ressam Cemal Bingöl’den de 2 yıl ders aldı.
1963 yılından itibaren de dere, deniz ve göl kenarından özenle seçtiği çakıl taşlarını kullanarak resimlerini yapmaya başladı. Bu yolla doğa manzaraları dışında ünlü insanlarında portrelerini yapan İsmail Fehim İbrahimhakkıoğlu ilk resim sergisini 1963 yılında Erzurum Halk Eğitim Merkezinde açtı.
1964, 1965, 1967, 1974, 1976, 1986, 1998, 2000 ve 2005 yıllarında ülkemizin çeşitli merkezlerinde; 1972 yılında Belçika, 1986 yılında Bağdat, 2005 yılında Lüksenburg, 2006 yılında Şam, 2007 yılında Jakarta ve 2008 yılında Amerika’da sergiler açtı.

İRFAN GÜRKAN ÇELEBİ (1970 ----)

İrfan Gürkan Çelebi 1970 yılında Erzurum’da doğdu. İlkokulu Erzincan’da Ortaokul ve Liseyi Erzurum’da okudu. Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi’ni bitirdikten sonra Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümü Dramatik Yazarlık Anasanat dalından mezun oldu.

Erzurum’da yayınlanan Doğu’dan Haber, Dinamik Haber, Palandöken Gazetelerinde köşe yazıları; İstanbul’da yayımlanan kitap edebiyat dergisi Editör ve Üç Nokta’da tiyatro üzerine yazıları yayınlandı.

2000 – 2002 yılları arasında Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyeliği ve Genel Sekreterlik görevlerinde bulundu. Günlük Palandöken Gazetesinin İstanbul Temsilciliği görevini yürüttü. Takvim Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. (2006-2008)

Halen İstanbul’da yaşamakta ve Zeytinburnu Belediyesi Kültür ve Sanat Merkezi’nde Koordinatörlük görevini yürütmektedir.

Yazın hayatında, tiyatro ve radyo dallarında çok sayıda ödül sahibi olan İrfan Gürkan Çelebi düz yazılar dışında şiirde de söz sahibi olduğunu kanıtlamıştır.

ANLIYORUM

Uzun ve karanlık bir tünelde yürüyorum.
Yalnızlık yoldaş olmuş biçareliğime.
Başımı kaldırsam, karanlığı görüyorum…
Işıklar terk etmiş beni serseriliğime.

Islık çıkmıyor dudaklarımdan.
Dua okumaya hazır değilim.
Kalbim titriyor hasretliğimden…
Yaşıyor olduğumu anlıyorum!

İrfan Gürkan Çelebi

İLHAN DURMAZ (1955----)

İlhan Durmaz, 1955 yılında Erzurum’da doğdu. İlkokulda resim yapmaya başladı. İlkokul dönemlerinde başladığı resim yapma uğraşını uzun yıllar terk eden Erzurumlu ressam İlhan Durmaz 1991 yılında tekrar eline aldığı fırça ile yeniden resim hayatına döndü.

Bir süre modellerini kargalar oluşturdu ve kargalar üzerine resim çalışmaları yaptı. Daha sonra kendisinin de doğup büyüdüğü tarihi Erzurum evlerinin bir, bir kaybolması üzerine çalışmalarını o yöne doğru çevirdi.

Maket çalışması yaparak tarihi evleri maketlerde yaşatmak istedi. Bugüne kadar yaklaşık 10 tarihi evi ve onlarca çeşmeyi maket üzerinde yeniden hayata kavuşturan İlhan Durmaz, “Çocukluğumda gördüğüm evler bugün bir, bir yerle bir oluyor. Şehrin modernleşmesiyle birlikte geleneksel Erzurum evleri ortadan kayboldu. Maket çalışmasıyla bu evleri yaşatmaya çalışıyorum” diyor.

İBRAHİM HATTATOĞLU (1960----)

İbrahim Hattatoğlu 1960 yılında Erzurum’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Erzurum’da tamamlayarak, 1982 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak İlmi Bölümünden mezun oldu.

Halen, DSİ 8. Bölge Müdürlüğü emrinde Toprak ve Drenaj Başmühendisi olarak görev yapmaktadır.

Sanat çalışmaları ile hobi olarak ilgilenmekte ve alüminyum folyo çalışmaları ile plastik sanatlarla da amatör olarak uğraş vermektedir. Er-miniatürk çalışmaları kapsamında ağabeyisi Doğan Hattatoğlu ile birlikte, Erzurum’un bütün tarihi ve kültürel zenginliklerini geçmişten günümüze taşımaktadırlar. 2005 yılında TÜYAP fuarında ve 7-13 Mart 2005 de TBMM Şeref Holünde iki kardeş eserlerini sergilediler.

İBRAHİM HAKKI GÜL (GARİP HAFIZ) (1903-1976)


İbrahim Hakkı Gül 1903 yılında Erzurum'un Cedit Mahallesinde doğdu. Mısırlı oğulları olarak bilinen aileye mensuptur. Babası Bezzaz Mustafa Efendi, dedesi Süvari Albay Hacı Mehmet Efendidir. 

Erzurumlu Mustafa Niyazi Efendi'den ders alarak, çok küçük yaşta hafız olmuştur. Hacı Ahmet Efendi'den hat sanatını öğrenmiştir. Hacı Hafız Bedreddin Efendi'den ise ilm-i vücuh (Kur'an okuma metodları) öğrenmiştir.

Hafız Bedrettin Efendinin yönlendirmesi ile 14 yaşında iken Sivas'a Sivas’a giderek Kazancızade Emin Edip Efendi'nin talebesi olmuş ve Dar-ül Muallimin Mektebi'nde (Öğretmen okulunda) Arapça Hocası öğretmeni olarak görev yapmıştır.

Sivas'a bağlı Gümüş Yörgüç Rüstem Paşa Camii'ne Hoca olarak görev yapmıştır ve aynı anda Gümüşteki Haliliye Medresesine devan etmiştir.

1960 yılında Merzifon'a yerleşmiş ve 1976 yılında Ankara'da vefat etmiştir. Kabri Gümüşte külliyededir.

İBRAHİM EDHEM PERTEV PAŞA (1824-1872)


İbrahim Edhem Pertev Paşa, 1824 yılında Erzurum’da doğdu. Erzurum ve Gümüşhane’de özel eğitim gördü. İstanbul’a gelerek sadaret kalemine memur oldu. Damat Halil Rıfat Paşa tarafından himaye edildi. Berlin’e sefaret kâtibi oldu. İstanbul’a dönüşünde Babıâli Tercüme Kalemine girdi, daha sonra; Yanya, Serez ve Drama kaymakamlıklarında bulundu.
Paşa rütbesiyle Halep Merkez ve Kandiye mutasarrıflıklarında bulundu. İstanbul’da Rüsûmat Meclisi Başkanlığına ve daha sonra Hâriciye Nezâreti Mektupçuluğuna tâyin edildi. 1871’de Serasker Müsteşarı, 1872’de Kastamonu Vâlisi oldu. Kastamonu Vâlisiyken 1872’de öldü. Mezarı Kastamonu’dadır.

Pertev Paşanın İslâmiyet’te evlenme hayâtına, masonluğa, târihe dâir telif ve tercüme risâleleri vardır. Kırmızı Bayrak adlı bir seri makâlesiyle Türkiye’de Komünizme karşı ilk tepkiyi başlattı. Jean Jacques Rousseau’dan, Volter’den ve Victor Hugo’dan şiir tercümeleri bulunan Pertev Paşanın; Itlâkü’l-Efkâr fî Akdi’l-Ebkâr, Emrü’l-Acîb fî Târih-i Ehl-i Salîb, Habnâme ve Lâhikası adlı eserleri vardır.

23 Ekim 2010 Cumartesi

HİLMİ NALBANTOĞLU (1921-2005)


Hilmi Nalbantoğlu 1921 yılında Erzurum'un Oltu kazasında doğdu. İlkokulu Oltu'da, ortaokulu Erzurum'da ve liseyi İstanbul Haydarpaşa Lisesinde tamamlayarak, 1949 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesinden mezun oldu.

1959 yılında Elazığ Karayolları Bölge Müdürlüğüne, 1960 yılında ise Konya Bölge Müdürlüğüne atandı.

1964 yılı seçimlerinde aday olarak CHP Erzurum Belediye Reisliği seçimini kazandı 4 yıl süreyle 1968 yılına kadar, Erzurum Belediye Başkanlığı yaptı, daha sonra CHP’den Erzurum milletvekilli ve 14 Ekim 1973 seçimlerinde ise yine CHP den Erzurum Senatörü seçildi. 1983-1987 yılları arasında ise Halkçı Partide Erzurum Milletvekilliği yaptı.

28 Aralık 1967 tarihinde Erzurum Spor Kulüp’ünün kurulmasına öncülük ederek 14 Şubat 1968 tarihinde ilk kulüp başkanı oldu. 

19 Mart 2005 tarihinde Ankara'da vefat etti.

HİKMET TAŞDEMİR (1942----)

Hikmet Taşdemir, 1942 yılında Erzurum’da doğdu. Hayat gailesi ile kendisini İstanbul’da buldu. 1971yılında kendisi Yeşilçam’da karakter rollerin sahibi idi artık.

Halk ağzında bu tür oyunculara figüran deseler de; Hikmet Taşdemir çok iyi bir yardımcı oyuncudur. Genelde filmlerde giyindiği siyah deri eldivenler ve güneş gözlükleri onun simgesi olmuştur.

Rol aldığı en önemli filmler: Dünyayı Kurtaran Adam, İnsan Avcısı, Umutsuzlar, Baba, Battal Gazi'nin Oğlu, Hakanlar Çarpışıyor gibi daha bir çoğu sayılabilir.

Oynadığı rollerin; sinema filmi ve tv dizisi olarak sayıları 100 ün üzerindedir.

HİKMET BARLIOĞLU (1933-2003)

1933 Yılında Erzurum ’da doğdu. İlk ve ortaokul öğrenimlerini Erzurum’da yaptı. Ortaokul sıralarındayken eski yazıya merak sararak kısa bir zamanda öğrendi. Bu onun, daha sonraları Arapça ve Farsça’yı benimsemesine sebep oldu. Orta okulu bitirince Erzurum ’da lise tahsiline başladı. Erzurum Lisesi’nin edebiyat kolunda okurken mahalli gazetelerde bir hayli isim yaptı.

Liseyi derece alarak bitirdiği 1954 senesinde, Erzurum ’un gazete sahip ve ileri gelenleri arasında sevilir, tutulur olmuştu. Böylece; edebiyata sarsılmaz bağlarla bağlanan Hikmet Barlıoğlu, 1955 yılında Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi ’ne girdi. Bir ay sonra ailevi nedenlerle ayrılarak askere gitti.

Terhisinden sonra bir yıl kadar Erzurum Kömür Satış ve Tevzi Müessesesi’nde memur olarak çalıştı. Öğretmen vekilliği, PTT memurluğu yaptı. Fakat bunların hiçbiri onun asıl amacı olamadı. Nihayet 1958 yılında, Ziraat Bankası’nın açtığı burs sınavını kazanarak İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi ’ne girdi. Aynı fakültenin siyasi kısmından mezun oldu.

Fransızca ve Almanca’yı o dillerden edebi eserler çevirecek kadar iyi bilen Hikmet Barlıoğlu, İsmet Barlıoğlu’nun da abisidir.

Sayısız tercüme yapmış, şiir, makaleler ve felsefi eserler yazmıştır.

Aşağıdaki şiir’de Hikmet Barlıoğlu’na aittir.


ADIM BARLIOĞLU, ÖNADIM HİKMET,

Adım Barlıoğlu, Önadım Hikmet
Yelkenler açacak umman ararım.

Bir aciz, bir miskin kulum nihayet,

Eşiğe yüz sürmüş derman ararım.


Gözüm yok billurdan köşkte, sarayda,

Gözüm yok varlıkta, pulda, parada,

Kendimi yitirdim kendi dünyamda,

Beni ben edecek ferman ararım.


Diz çöktüm önünde açık kapının,

Kamaştı gözlerim nurundan O'nun,

O ilkin öncesi, sonrası sonun,

Lütfedip elimi tutan ararım.


Zaman zannettiğin o zaman değil,

Mihriban görünen mihriban değil,

Devran uyunacak bir devran değil,

Yatarken uyanık yatan ararım.


Kervan geçer olmuş ince elekten,

Fidan çıkar olmuş kuru değnekten,

Arkadaş edindim kuştan, sinekten,

Peşine düşecek kervan ararım.


Nice şeyi örter bir küçük mendil,

Neleri aşikar eder bir kandil,

Kendimi kendimle ettim iskandil,

Sırları çözmeye güman ararım.


Hurcum neyle dolu bilemiyorum,

Yüküm ağır gelmiş, gidemiyorum,

Gözlerim var ama göremiyorum,

Gözümü açacak Lokman ararım.


Bir aciz noktayım sonsuz alemde,

Devler yürür durur ezik sinemde,

Halimi görmeye, bilmeye hem de,

Sınırı geçerken yanan ararım.


Boşa geçirmişim her kutsal anı,

Ayrı tutamadım sapı, samanı,

Ömrümün hep yalnız geçti zamanı,

Pişip olgunlaşmış insan ararım.


Ne yana el atsam donar kalırım,

Zerreyle tanışır, hayran olurum,

Her bildiğim şeyde hep yanılırım,

Cennetler içinde külhan ararım.


Aklım şaşar kalır bulmacalara,

Hünerim yem olmuş atmacalara,

Bedenim hu çeker başka bahara,

Özü anlatacak lisan ararım.


Görmek istiyorum, göremiyorum,

Kapılar mühürlü, giremiyorum,

Birçok bildiğimi bilemiyorum,

İmanımdan üstün iman ararım.


Kendi devranımda yabancı oldum,

Bir eşsiz bostana bostancı oldum,

Acıların içinde en acı oldum,

Önüme gelecek sahan ararım.


Meclis içindeyim, güneşler köle,

Bade gezdiren var ellerden ele,

Farkeden akılda kopar velvele,

Bakınca görecek bakan ararım.


Kaynaklar içinde susuz kalmışım,

Kalkıp canevimden yakalanmışım,

Aklımı yitirmiş, bulamamışım,

Önüme bir ışık yakan ararım.


Nice bir acizim, nice zavallı,

Nerdeyim bilemem, oldum olalı,

Çiçek bahçesine daldım dalalı,

Misk ü amber gibi kokan ararım.


Ömrümce cehdettim, daha A 'dayım,

Ömrümce yürüdüm, hala burdayım,

Yüceldim sanmıştım, alçaklardayım,

Beni dinceltecek bir han ararım.


Dağlar dağa döndü bir kılçık iken,

Toprak zariflendi bir balçık iken,

Herşey gözönünde apaçık iken,

Ben hala bir yeni ilham ararım.


Merkez her bir yerde, her yerde cidar,

Hazır nazır oluş ondan manidar,

Açmışım kapımı ardına kadar,

Heybeleri dolu mihman ararım.


Her türlü dilekten ben beri oldum,

Kendi eksiğimin yeteri oldum,

En kutsal mallara müşteri oldum,

Mumu tükenmeyen şamdan ararım.


Dikenler içinde kana boyandım,

Yine de sonsuza kadar dayandım,

Ne bir kez vazgeçtim, ne de usandım,

Kutsal dikenlerde alkan ararım.


Bir büyük esrarda hiç olmuşum, hiç,

Benliğim bu yolda necip ve behiç,

Bende şekillenmiş şekilsiz kerpiç,

Her yandan her yana yanlar ararım.


Yüreğim oklanmış bir ahu gibi,

Her bir kıpırdanış bir 'Ya hu' gibi,

Demiri bardağa koyup su gibi,

Kolayca kaldırıp içen ararım.


Sevda yolundayım, yollarım dağlı,

Dağlar birbirine damarla bağlı,

Demir duvarları hep sollu, sağlı,

Yıkmadan, delmeden geçen ararım.


Ben bende tanıdım benden öteyi,

Gündüzlerde buldum kara geceyi,

Çözmek istiyorum zor bilmeceyi,

Zorlu kilitleri açan ararım.


Uzağı yakından yakın eyledim,

Değilmez olana değdim, elledim,

Bellenmez olanı artık belledim,

Şimdi kanatsızca uçan ararım.


Tümüyle doluymuş bomboş sandığım,

Elimde patladı kurcaladığım,

Yine kendim oldum yaraladığım,

Esriyip esriyip tozan ararım.


Kime hizmetçiyim bunca senedir?

Kimdir ki dilsizi böyle söyletir?

Ben neyim? Kağıt ne? Bu kalem nedir?

Ben kalem tutarken yazan ararım.


Adım BARLIOĞLU, önadım Hikmet,

Bende verilmiştir çoğuna kıymet,

Hazinedar kimse o haklı gayet,

Lütfeden, bahşeden ozan ararım.


(Hikmet BARLIOĞLU(1933-2003) 'nun

Mühürlü Kilit ismi altında toplanmış felsefi şiirlerden > 5-11)

HAYDAR DEMOĞLU (1965----)

Haydar Demoğlu, 1965 yılında Erzurum’da doğdu. İlk ve orta okulu Erzurum'da okudu. Akşam lisesinden mezun olarak, Anadolu Üniversitesi Halkla İlişkiler Ön Lisans Programını bitirdi ve İşletme Fakültesi' nde Lisans tamamladı.

Atatürk Üniversitesinde Ortopedi bölüm sekreterliğinde göreve başladı ve 1996 yılında İzmir'e Ege Üniversitesi Tıp Fakültesine tayin oldu.

80 li yıllarda şiir yazmaya başlayan şairin Erzurum yerel gazetelerinde ve bazı dergilerde çeşitli şiirleri yayınlanmış, Anayurt Gazetesi tarafından düzenlenen şiir yarışmasında da mansiyon ödülüne laik görülmüştür.

CEMDE SEMAH DÖNERKEN (DEM'DE İKEN RUHUM)

Cemde Semah Dönerken (Dem’de iken Ruhum)
Ruhumun telleri dillendi, kaynadım coşa geldim,
Serimde yanıyordu aşk, tütmeden küle dönüverdim.
İçimden gelen sese, kulak kabartıp dinledim…
Bismi Şah Allah, Allah, ya Muhammed ya Ali sesleriyle ürperdim
Cemde semah döne, döne çağırdım
O an, Allah, Muhammed, Ali’ydi, umudum aşkım.

Dinledi; ruhumla bütün varımla beden,
Yağan kar’ın, yağmurun sesindeki heybetten,
Duydum o seslerin cemini yüreğimin içinden,
Her düşen, damla, tane, söylüyordu Allah isminden
İçime cemreler düşmüş gibi, baharı hisseti ten,
Ürperiyordum serden geçerek, ruhum ürkek, tüyüm diken,,
Bir cem meydanıydı bura, ruh kopmuştu bedenden,
Hakkın kelamı, ayırıyordu beni benden,
Canım semah dönüp, dilim “hü” çekerken.
Kendimi görüyordum, bulutların üstünde uçarken,
Hakkı görür gibiydim, gönül gözümden

Ruhumda hissetim, toprağın korkutan heybetini,
Meyil verdim göğe, dinledim kulak çınlatan sesini.
Diyorlardı, Bismi şah Allah, Allah, Ya Muhammed Ya Ali
Dalmışlarken kelamın demine her biri.
Cemde, semah dönen kalbimi,
Öyle bir heyecan kaplamıştı ki
Ayrılmıştı ruhum bedenden, olmuştum bir deli,
Allah, Muhammed, Ali’yi görmüş gibi
Onları hissederek, çarpıyordu fırlayacaktı sanki
Coşa gelmişti gönül tellerim, bülbül misali.

Ruhumla, can kulağımla dinledim titrercesine,
Esen rüzgârların, coşan derya denizin yöneldim sesine.
Semaha yükselip, arşta secde edercesine,
Allah, Allah diyorlardı Sanki yaratanı görmüşçesine…
Ruhumdan kopartıp korkutuyordu beni, bu hal ne?
İçim içime sığmıyordu, düşünemiyordum haktan gayrı bir nesne,
Bir koro tek ses olmuş tüm canlarda aynı cümle,
Çınlayan nidalar tek yürek, tek nefeste,
Haykırıyordular Allah Muhammed Ali diye.

Bu cem meydanında tüm canları sarar Allah’ın aşkı,
Ruhlar arşa yükselir, niyaza secde eder başları.
Hissederler ölüm kalım arasındaki o sırrı,
Her nabızlarının atışında ki ruh halleri,
Ölü gibi bu dünyadan kopmuştur o anda, bağları.
Cem-i semahta bir noktaya varmıştır odakları,
Bismi şah Allah, Allah Ya Hüseyin’i Kerbela’ya kitlenmiş dilleri,
Gözlerden boşalır seller, yürek parçalar iç çekişleri

Ruhumla dinledim, yüreğimle hissetim yine,
Deryalardaki balıkları, dalmışlardı gecenin sessizliğinde deme,
Dalgalar eşlik ediyordu, balıklar âlemindeki ceme,
Allah, Muhammed, Ali isimiydi duyduğum noşlarında ki name,
Ben benden yok olup, geçiyordum serimle,
Ayini cemde sanki dolaşıyordum Ummanların dibinde.
Semah dönerken ruh dolaşıyor gibi âlemin her köşesinde.
Ehlibeytin; ismi abasına dualar ile kilitlenen dile,
Allah, Muhammed, Ali, Hasan, Hüseyin diye inleyen yüreğe,
Gözyaşlarıyla arşa yükselip, dilleri ile rahmet dileyen özlere.
Serde araşa varmaktır, ruhlardaki emeli gaye.
Hakla hak olmak, hakkı özünde bulmak için seri demde,
Cem meydanında semaha dalıp, ölmeden ölmek gerek döne, döne

Ruhumla dinleyip, kulak verdim tabiatın her bir sesine,
Sanki Perşembe akşamında, bir semahı cemde,
Ya Allah, Ya Muhammed, Ya Ali ismine okunan nefeslerle
Çınlıyordu koro gibi bir ağızdan tek seda,
Yükseliyordu arşa bu ses dalga, dalga
Bu isimlerdi; tenimi ürpertip, yüreğimi okşayan nağme,
Kuş gibi hafifleyip uçuyor insan, semah dönerken cemde

Haydar Demoğlu; ruhuyla deme dalıp, kulağıyla duymak ister,
Cemde okunan dua ve nefeslerle, dalar kelama serden geçer,
Bu meydan da semah döner, kalbiyle Hakka secde eder,
Nabzının her atışında Allah’ı hissedip tir, tir titrer,
Allah, Muhammed, Ali, Hasan, Hüseyin aşkıyla daim dili döner,
Sönmeyen bir alevdir yüreği, her nefesinde bu aşkı hisseder.
Hakka varmak için, dünyadan göçmek ister…
Bulabilmek için gönlündeki demini, hak ile hak olmak ister.

Haydar Demoğlu