5 Aralık 2008 Cuma

NOKSANÎ (?-?)


Noksani Babanın kesin doğum ve ölüm tarihleri bilinmemekle beraber, tahminen 18. yüzyılın sonlarında Erzurum'da doğmuştur. Asıl adı İsmail’dir. 


Dönemin koşullarına uyarak babası ona medrese öğrenimi yaptırır. Bu yıllarda İnce Molla olarak ünlenir. Erzurum'da Taşmağazalarda bir küçük bakkal dükkanı varmış. Orada kazandığı kazançla geçimini sağlarmış. 

Bir gün dostlarından biriyle muhabbet ederken, bir çocuk gelir elinde az bir para vardır: ''Noksani amca, al bu parayı bana şeker ver'' der. Noksani sohbetin içinde parayı alır eski şekerler top, toptur. Bir top alır verir, hiç bakmaz bile. Çocuk eve gelir. Annesi şekeri görünce “Bu şekeri habersiz mi aldın “ diye sorar. Çocuğun hayır demesine rağmen inanmayarak çocukla beraber dükkana varır. O zamana kadar misafir gitmiştir. Noksani Baba tezgahının başına geçmiştir. Kadın çocuğun eline gene o kadar para verir. Şeker istetir. Parayı alan Noksani şekeri kırar, tartarak verir. Bu kez az bir parça olur. Kadın sorar “Noksani Baba! biraz önce aynı paraya pek büyük bir parça vermiştin” dediğinde. Noksani Baba “ah... evladım getir o muhabbeti ki verem o şekeri “ der (Adil Ali Atalay, Noksani Baba, s : 7)
.
Noksani'nin babası İsmail, Ağuçan Ocağından Sadık Dede'ye bağlıdır. Sadık Dede ise Elazığ'ın Sün köyünde Koca Seyyid oğullarındandır. Bu ocağın adı Ağuçan'dır. Ocağın kökü İmam Hasana varır.


Ve işte şiir örneği.


El -aman mürvettir kapına geldim,
Muhammed Mustafa Ali gel yetiş.


İsyan deryasına gark oldum kaldım,
Hünkar Hacı Bektaş Veli gel yetiş.


Tama aldatmakdır geziyor her bar,
Hırsa nefse fırsat verme ya Cebbar.


Sana sığınmışım Vahidülkahhar,
Car günüdür İmam Zeynel gel yetiş.


Yezidler elinde müşkil halimiz,
Münkir münafık ferş etti yolumuz.


Ya Muhammed Bakır sen al elimiz,
İmam Ca'fer kaldır kali gel yetiş.


Dağlarca günahım vurma gül yüze,
Cehennem narını gösterme bize.


Musi-i Kazım ile pir İmam Rıza,
Taki Naki İmam Ali gel yetiş.