27 Mart 2010 Cumartesi

AŞIK KAZANOĞLU (SELAHATTİN KAZAN)

Aşık Kazanoğlu 26 Aralık 1955 tarihînde, Erzurum İlinin Pazaryolu İlçesi Süleymanbağı köyünde dünyaya geldi. Asıl adı Selahattin Kazan’dır.

İlkokulu köyünde tamamladı. Daha ilkokul yıllarında babasının gurbette oluşuyla hasreti ve ayrılığı tanımaya başlayan Aşık Kazanoğlu, sesinin güzelliğini fark etti. Kerem ile Aslı, Âşık Garip, Sürmeli Bey, Ferhat ile Şirin ve bunun gibi bulabildiği kitapları alıp okumaya ve okuduklarını tekrarlayarak, aşıklık geleneğine ve şiire ilgi duymaya başladı.

Özellikle köylerine gelen Bayburtlu Hicrani’den etkilendi. Daha sonra köylerine gelip giden aşıklar aracılığıyla bilgisini pekiştirdi. Bu dönemde bağlaması olmadığından tulum çalmayı öğrendi.

Yaklaşık 14 yaşında çalışmak üzere İstanbul’a ağabeyinin yanına gitti. Şiir yazmaya ve bağlama çalmaya da ağırlıkla bu dönemden sonra başladı. Önceleri usta malı türküler söyleyen Aşık Kazanoğlu, daha sonra kendi şiirlerini seslendirmeye yöneldi.

Türkiye’nin birçok yerinde ve Türkiye dışında çeşitli şenlik ve konsere katılan Aşık Kazanoğlu şiirlerinde değişik konuları işlemektedir.

Aşık Kazanoğlu Bugüne dek birkaç albüm hazırladı ve çeşitli radyo ve televizyon programlarına katıldı.

Aşık Selahattin Kazanoğlu’na ilişkin Hikmet Çığlık tarafından »Aşık Kazanoğlu’nun Hayatı ve Şiirleri«, (2004) adlı bir tez hazırlandı.

Aşık Selahattin Kazanoğlu’nun Halk Ozanları için kaleme aldığı şiir aşağıdadır.

SERSUĞANE

Ozanlar vatanın ekmeği tuzu,
Hangisine usta desem acaba?
Hepsinin içinde sevdanın közü,
Hangisine usta desem acaba?

Sümmanî Baba’nın yarım muradı,
Âşık Şenlik Kars’a almış serhadı!
Asla unutulmaz bunların adı,
Hangisine usta desem acaba?

Pir Sultanı duydum türkü deyişten.
Âşık Veysel gördü gerçeği içten.
Emrah’ın dumanı tüter Erciş’ten.
Hangisine usta desem acaba?

Müdamî Baba’nın yeri bambaşka,
Efkarî Deryamı tutulmuş aşka.
O İlhamî Demir dursaydı keşke!
Hangisine usta desem acaba?

Arif Atama’nın yolları uzak,
Mevlüt İhsanî’de dert olmuş yumak,
Alyansoğlu usta ile bacanak,
Hangisine usta desem acaba?


İsmail Azerî gezer sazınan,
Şeref Taşlı deryayı umman,
Reyhanî gönlümü eder pansuman!
Hangisine usta desem acaba?

Ali Rahmani’nin dudak değmezi,
Şimdi öksüz ozan yürür o izi,
Zeki Erdali’nin yaralı özü,
Hangisine usta desem acaba?

Erol Ergani’den olmaz ihanet,
Muhlis Denizer’de sevda denilen dert.
İhsan Yavuzer’de aşkı asalet,
Hangisine usta desem acaba?

Nuri Şahinoğlu şiir ustası,
Maksut Koca’dadır maninin hası.
Erol Şahiner’de aşkın şakası.
Hangisine usta desem acaba?


Mürsel Sinan gayet güzel saz çalar!
Şu Âşık Günkanî hep rakip arar.
Bizim garip vermez bir karar,
Hangisine usta desem acaba?

Her âşıkta vardır ayrı bir acı,
Kime sorsam hep felekten davacı.
Hepsi birer usta mimar halıcı,
Hangisine usta desem acaba?

Adım Kazanoğlu mekanım gurbet,
Yıllardır eğlenmez gönlümdeki dert.
Ben âşığım ama insanım elbet,
Hepsine de usta demem gerekir!

Aşık Kazanoğlu

Kaynak- ansansanat