27 Ağustos 2011 Cumartesi

27 AĞUSTOS 1919 MUSTAFA KEMAL ERZURUM'UN HEMŞEHRİSİ OLDU


Atatürk kendisine  teklif edilen Erzurum hemşehriliğini kabul ettiğini bildiren mektubu Erzurum’a bugün ulaştı. 

Ulu Önder mektubunda:

"Tarihî olan Erzurum'un, bu erler yatağının hemşehrileri arasında bulunmak âcizleri için en büyük saadettir."

Diyerek teklifi kabul ettiğini bildirdi.

KADİR GECENİZ KUTLU OLSUN


25 Ağustos 2011 Perşembe

CANERHAN TİPİ (1946----)


Canerhan Tipi; Ferik Mehmet Ali Paşanın torunu,  Şeref Tipi’nin büyük oğludur. 1946 yılında İstanbul’da doğan Canerhan Tipi, 1972 yılında ODTÜ’den  Makine Yüksek Mühendisi olarak mezun olmuştur.

Ankara, İstanbul, İzmir’de özel sektör kuruluşlarında Genel Müdürlük görevlerinde, Atatürk Barajı İnşaatı Müteahhit firmasında Grup yöneticiliğinde bulunan Canerhan Tipi, halen emekli olup İzmir’de ikamet etmektedir.    

Babası Şeref Tipi’nin; Kuleli ve Işıklar Askeri Liselerinde yaşadıklarını anlattığı “Kuleli 1919” kitabı ile  yine babasının, 1860- 1918 yılları arasında Erzurum, İstanbul, Libya, Almanya ve Moskova’da geçen aile anıları ve ülke gerçeklerinin yer aldığı anı romanı “Pışıbba”     Canerhan Tipi tarafından  yayına hazırlamış ve    yayınlamıştır.

ŞEREF TİPİ (1904-1998):


Mehmet Ali Paşa ile Habib Baba’nın torunu, Safiyye Hanımın ortanca oğulları olarak 1904 yılında Şehzadebaşı’nda doğmuştur. 1919 yılında Kuleli’ye başlamış, 1924 yılında Bursa Işıklar’ı bitirmiş 1926 yılında Harbiye’den süvari  teğmeni olarak mezun olmuştur.

Çeşitli kıta ve şehirlerde görev yaptıktan sonra, 1952 yılında, binbaşı rütbesindeyken kendi isteğiyle emekliye ayrılarak Kadıköy’e yerleşmiştir.   Kadıköy Kız Lisesi ve Kadıköy Maarif Kolejinde edebiyat öğretmenliği yapmıştır.  

Çok sayıda eser bırakmış olan Şeref Tipi’nin basılı eserleri; Bir kurtuluş savaşı destanı olan manzum romanı “Sevgi ve Toprak” ı 1952 yılında; Şiirlerini kaleme aldığı “Kışladaki Yıllar” 1953’te; 1860- 1918 yılları arasında Erzurum, İstanbul, Libya, Almanya ve Moskova’da geçen aile anıları ve ülke gerçeklerinin yer aldığı anı romanı “Pışıbba” 2005’te yayınlanır.


GÖRES
Altın derler elim sürmem o yana,
Sensin benim baha tutmaz değerim.
Sevgi derler yadırgarım o sözü,
Adın geçer gönlüm yere yayarım.

Kırılmışım bulamazlar ekimi,
Ağır çeker tartamazlar yükümü.
El’e dağım, sana yaprak dökümü,
Çocuk olur her sözüne uyarım.

Ay’a çevril ben görürüm yüzünü,
Dök sulara ki içeyim sızını.
Ara yele bırak gelsin sözünü,
Dediklerin bir bir ondan duyarım.

Şeref Tipi

Kaynak-Canerhan Tipi

Mehmet Ali Paşa (1860-1926)


1860 yılında Erzurum’da doğmuştur. Öğrenimine Kırkçeşme Askeri Rüştiyesini takiben Erzincan Askeri İdadisinde devam etmiş, 1881 yılında İstanbul Harbiye’sini bitirerek teğmen çıkmıştır. İlk stajını Davutpaşa Kışlasında tamamlamış bilahare Trablusgarb’a gönderilmiştir. Daha sonra Ordu emriyle Almanya’nın Metz kentine 4 yıl sürekli bir eğitime gönderilmiş ve Alman ordusunda görev yapmış, rütbe almıştır. Yurda dönüşün de Ertuğrul Alayında, Harbiye’de öğretmenlik ve eğitmenlik yapmış, ordunun ıslahı yönünde çalışmalarda bulunmuştur. Bu çalışmaları sonucunda Mirliva ve Ferik rütbelerine yükselmiş ve Abdülhamit Han tarafından fahri yaverliği ile onurlandırılmıştır.

II: Meşrutiyeti takiben VI. Ordu Süvari Tümen Kumandanlığı göreviyle Bağdat’a tayin edilmiştir. Abdülhamit'in hallini müteakip bu görevden emekli edilmiştir. Askerlik görevi süresince yayınladığı bazıları halen Genelkurmay Kütüphanesinde bulunan kitapları şunlardır.

Usulü teksiri fereş (At soyunun yetiştirimi)
Hayvan Sergisi
Alman Süvari Talimnameleri Tercümesi
Süvari sınıfının talim ve terbiye ve sevkü idaresi
Avusturya Ordusunda tahriratı fenniye (Fenni temizlik)
Dersaadet Sahrınçları


Mehmet Ali Paşa Emekli olduktan sonra kendisinin ve eşinin memleketi olan Erzurum’a yerleşmiş, eşinin babası Şeyh Ahmet Efendinin ölümü üzerine, şeyhin erkek evladı olmadığından Habib Baba dergâhı şeyhliğini üstlenmiştir. Ve bu görevini ailece 1917 yılında Moskova’da mecburi iskâna tabi tutulmak üzere götürülene kadar yürütmüştür. 1918 yılında yurda dönen aile İstanbul Süleymaniye’ye yerleşmiş, zor şartlar altında yaşamış ve Paşa 11 Nisan 1926 günü vefat etmiş, Edirnekapı’ya gömülmüştür.

Kaynak-Canerhan Tipi

22 Ağustos 2011 Pazartesi

İBRAHİM HAKKIZADE HACI İ.FEHİM EFENDİ ( 1858-1933)




Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz.nin 4. kuşak torunlarından Hacı İ.Fehim Efendi (1858-1933), iyi bir eğitim almıştır. Sürekli okuyan Fehim Efendi, dedesi İbrahim Hakkı’nın eserlerinin bir şerhi gibidir, bunlar hakkında derin bir yetki ve anlayışla konuştuğu anlatılır (Kyn: Erzurumlu İbrahim Hakkı- Mesih İbrahimhakkıoğlu /1973- İst. Gül Matbaası)

Hacı Fehim Efendi, Pasinler Şeriye Mahkemesi ve Erzurum Meclis-i Umumisi üyeliklerinde bulunan, Erzurum’un yakın tarihinde yeri olan bir zattır. İşgalde göç etmeyen ancak evini, yakılıp yıkılan Pasinler’den Erzurum’a taşıyan Fehim Efendi, vaazlarında halka zarar görmemeleri için sürekli itidal tavsiye ederken, işgalcilere de yeri geldiğinde can korkusuna düşmeden derslerini verir. Vaaz verdiği camiye, bir Cuma namazı sırasında, avanesiyle ve baskın yaparcasına çizmeleriyle dalan Rus kumandana, “Mabede giriyorsunuz!” diye otoriter bir tarzla seslendiği, geri dönüp çizmelerini çıkarmalarını istediği, işgalcilerin de saygı gösterip dediğini yaptıkları cemaat içinde olup o günleri yaşayanlarca nakledilir. 


İ.Fehim Efendi, I. Dünya Savaşı’nın yıkıcı sonuçlarına karşı Erzurum’dan yükselen haykırışın ön saflarındadır. Merkezi İstanbul’da olan Vilayeti Şarkiye Müdafaa-i Hukuku Milliye Cemiyetinin ilk toplantısına başkanlık yapar. O gün bir hatıra fotoğrafı çekilir. Cemiyetin İstanbul’daki merkezinden izin aldıktan sonra memleketi Erzurum’a giderek şubesini kuran eski milletvekillerinden Cevat Dursunoğlu, “Milli Mücadelede Erzurum s.34 ” adlı kitabında fotoğrafın çekildiği günden şöyle bahseder: “ Formalitenin bitmesini beklemeden cemiyet 6.3.1335 (1919)’ de eski Asar-ı Terakki Mektebinde ilk toplantısını yaptı. Reisliğe Marifetname müellifi İbrahim Hakkı torunlarından Hacı Fehim Efendiyi, muhasipliğe Süleyman beyi ve katipliğe de beni seçti…”


Hacı İ.Fehim Efendi, 12 Aralık 1933 günü Erzurum’da vefat etti. Kabri, Hasankale’de aile mezarlığındadır.

Kaynak- Zeynep İbrahimhakkıoğlu

İBRAHİMHAKKIZADE M. FEYYAZ EFENDİ ( 1893-1919)


Marifetname müellifi Erzurumlu İbrahim Hakkı Efendi’nin 5. kuşaktan torunu ve Hacı İ.Fehim Efendinin oğlu M.Feyyaz Efendi, 1893’de Hasankale’de doğar. Erzurum Öğretmen Okulu son sınıftayken I. Dünya savaşı patlak verir. 1915’de okuldan, Erzincan yedek subay okuluna alınır. 18 Ocak 1916’da Muş cephesine gönderilir. Sert iklim şartları ve gıdasızlık yüzünden (Tifüs) hastalanır. Çatışmalar sürmektedir. Tabur doktorunun raporu ile Bitlis'te hastaneye yatırılır.

19 Şubat 1916’da Bitlis işgal edilir. 5 Mart 1916’da esir alınanlar arasındadır. Rusya’nın kuzeyinde Kosturma şehrine esir kampına gönderilir. Feyyaz efendi, savaş boyunca ve hep hasta geçen esaret günlerinde günlük tutar. 1918 Ağustosunda İstanbul'a gemi ile çıkan subaylar arasındadır ancak ümitsiz hastadır. Hastalığı Vereme dönüşmüştür. 



Evine (Hasankale’ye) dönmeye çalışır ama ancak Ankara’daki yakınlarının yanına kadar gelebilir. 25 Haziran 1919’da, 26 yaşında vefat eder. Kabri, Ulus’ta Mevlevi Dergahı Türbesindeki makbere-i mahsusadadır.

Feyyaz Efendi’nin acıklı hikayesini içeren günlükleri ailesine teslim edilen özel eşyaları arasındadır. Günlükteki bir şiiri Ermeni besteci Kemani Serkis Efendi’nin bestesiyle ölümsüzleşir:



“ Ağla ey dil ağla şimdi halime, Perde-i zulmet çekildi istikbalime…”


Kaynak- Zeynep İbrahimhakkıoğlu

M.ŞAKİR İBRAHİMHAKKIOĞLU (1908- 1958)



Marifetname müellifi İbrahim Hakkı Hz.lerinin 5. kuşaktan torunu ve İ. Halim Efendi’nin oğlu M.Şakir Bey, 1908 Hasankale doğumludur.


 I. Dünya Savaşı’nın sancılı yıllarına denk gelen çocukluğunda işgali ve göçü yaşamıştır.

Yatılı okuduğu Bursa Işıklar Askeri Lisesinden sonra Ankara Üniv.Hukuk Fakültesinde eğitimine devam etmiştir. Yurdun çeşitli yerlerinde hakimlik yapan Şakir Bey, 1950 öncesi Adalet Bakanlığı üst düzey bürokratlarındandır ve Ankara’ya okumaya giden Erzurumlu gençlerin hamisi olmuştur.

8. dönem CHP Erzurum Milletvekili olarak TBMM’ ne de giren Şakir İbrahimhakkıoğlu, avukatlık yaptığı Ankara’da 50 yaşında vefat etmiştir. Kabri, Cebeci Asri mezarlığındadır.

Kaynak-Zeynep İbrahimhakkıoğlu

M.HAKKI İBRAHİMHAKKIOĞLU (1908 - 1990)



Marifetname müellifi İbrahim Hakkı Hz.lerinin 5. kuşaktan torunu ve Hacı İ.Fehim Efendinin oğullarından M.Hakkı İbrahimhakkıoğlu, ilköğretmen okulu mezunu ve ailenin güzel sanatlara, edebiyata meyletmiş, seyahati seven bir ferdidir. Uzun yıllar boyunca memuriyetini şehirden şehire isteyerek tayinle geçirmesi de bu yüzdendir.

Emekli olduktan sonra Üsküdar’a yerleşmiştir. İyi bir hattattır. İlerlemiş yaşına rağmen bir süre de Süleymaniye Külliyesinde eski Türkçe ve Arapça kitap tasnif ve onarımında özenli bir çalışma sergilemiştir. 



Şiir ve gazellerini kendine has uslubu ve güzel, gür sesiyle seslendirirken dinleyenlerini içsel bir yolculuğa çıkaran M.Hakkı Bey’in Siirt’in Tillo ilçesinde okuduğu bir sabah ezanıyla büyük küçük bütün Tilloluları nasıl uykularından alıp sokağa döktüğü yine Tillolularca anlatılır.

Hayata herkesten farklı bakan, hak aşığı M.Hakkı Bey, çağının dervişidir. aşağıdaki beyit; 2 Şubat 1990 günü, 82 yaşında vefat eden M.Hakkı Beye aittir.


Felek ser mest,  gönül mahsun.
Seba sarhoş, eser sengiz.
Acep bilir misin Ey şuh?
Neler çektim neler sensiz.

Kaynak- Zeynep İbrahimhakkıoğlu

M.VELİ İBRAHİMHAKKIOĞLU (1915-1958)



Marifetname müellifi İbrahimhakkı Hazretlerinin 5. kuşaktan torunlarından ve İ.Halim Efendi’nin en küçük çocuğu olan M.Veli Bey, 1915’ te işgal yüzünden göç edilen Malatya’da doğar, aynı yıl babası İ.Halim Efendi vefat eder ( Kabri Kayseri Pınarbaşı’ndadır).

1918’de Hasankale’ye dönülür ve ilkokula kendi kasabasında başlar. Erzurum Lisesi’nin yatılı öğrencilerinden M.Veli Bey daha sonra Ankara Hukuk Fakültesini bitirir ve kısa süren ömrüne hakimlik, savcılık, avukatlık mesleklerini sığdırır.


Özel notlarını eski Türkçe ile tutar. Ülke meseleleri ile yakından ilgilidir. Osman Bölükbaşı ile CKMP’de siyaset yapar. Avukatlık yaptığı Erzurum’un çok sevilen bir siması olur. Misafirperverliği, yardım severliği ve neşesi ile gönüller fetheder.

Tedavi için gittiği İstanbul’da 1958’de 43 yaşında vefat eder. Kabri Feriköy mezarlığındadır.

Kaynak-Zeynep İbrahimhakkıoğlu

İBRAHİMHAKKIZADE ZEKİ ÇAVUŞOĞLU (1920-2005)


Anne tarafından Marifetname müellifi İbrahimhakkı Hz.lerinin 6. kuşaktan torunu Zeki Çavuşoğlu, 1920 Erzurum doğumludur. 

İstanbul Hukuk Fakültesi mezunu olan ve Erzurum
dahil bir çok yerde hakimlik, İstanbul’da da noterlik yapan Çavuşoğlu, aynı zamanda felsefe ile ilgilenen bir gönül adamıdır. 

9. dönem DP Erzurum milletvekili olarak TBMM’de
bulunmuş, 85 yaşında İstanbul’da vefat etmiştir.

Kaynak-Zeynep İbrahimhakkıoğlu

16 Ağustos 2011 Salı

Selami KARA (1954-2011)


Selami  KARA ; 1954 yılında Erzurum'da doğdu. Erzurum Ticaret Lisesinden mezun olarak  1976 yılında Milli Eğitim Müdürlüğünde memur olarak göreve başladı. 1982 yılında İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü’ne tayin oldu. 

Milli Eğitim Müdürlüğündeki görevi devam ederken; TRT Erzurum Radyosu’nda amatör sanatçı olarak başladığı türkü hayatı, 1986 yılında daha sonra memur olarak atandığı TRT İstanbul Radyosu’nda devam etti.

2009 yılında TRT İstanbul Radyosu Arşiv ve Çoğaltma Müdürü ile mahalli halk müziği sanatçısı iken emekli  olan  Selami  KARA 13 Ağustos 2011 tarihinde İstanbul’da vefat etti.

MUAMMER ÖZKAVCI (1934-2009)


Muammer Özkavcı 1934 yılında Erzurum’da doğdu. Eğitimini Erzurum’da yaparak Erzurum Lisesinden mezun oldu.

Daha İlkokul çağlarında müzik yeteneğini belli ederek okul müsamerelerinin vazgeçilmez THM koro ve solo solisti olan Muammer Özkavcı, 1954 yılında    Erzurum Halk Oyunları ve Türküleri Derneğine girerek  dernek bünyesinde eğitim ve müzik çalışmalarına devam etti.

1960 yılından sonra kurulan ”Doğudan Sesler Korosunda” görev alan Muammer Özkavcı,1967 yılında TRT Erzurum Radyosu Türk Halk Müziği Topluluğuna Bağlama sanatçısı olarak girdi.

TRT sanatçılığından 1999 yılında emekli olan Muammer Özkavcı; saz sanatçılığının yanı sıra  koro şefliği  yaparak THM koroları yönetmiş ve ,   Erzurum Halk Oyunları ve Türküleri Derneğinde  bar  oynamış  yurt içi ve yurt dışında birçok gösteride Erzurum’u temsil etmiştir. 

Futbolculuğu da olan Muammer Özkavcı   Erzurumspor kadrosunda futbol oynamış, kulüp yönetiminde, bulunmuş ve Erzurum Spor Kulüp Başkanlığı ile  Bölge Hakem Komitesi Başkanlığı ve THKM İcra-Denetim Kurulu üyeliği yapmıştır.

Muammer Özkavcıaşağıdaki türküleri THM Repartuarına kazandırmıştır.

Derlediği Türküler;
Ağaverin Taşları, Aşam Anam Bu Dağların Kurdu Var, Bana Gam Yutturdu Sehpayı Hicran, Bir Melek Simadır Aklımı Alan, Bu Dağlar Kömürdendir, Göç Göç Oldu Göçler Yola Düzüldi, İlahi Kapına Geldim, Kömür Gözlüm Ne Gezersin Bu Bağda, Köy Kızı Oturmuş Dokuyor Halı, UnElerler Eleyinen, Yayığımı Kurdum Düze.

Notaya Aldığı Türküler;
Dut Dibine Yaslanırlar, İlahi Kapına Geldim, Köy Kızı Oturmuş Dokuyor Halı, Un Elerler Eleyinen, Yayığımı Kurdum Düze.

MUHARREM AKKUŞ (1940----)

Muharrem Akkuş; 3 Mart 1940 tarihinde Erzurum/Aşkale/Ocaklı Köyünde  doğdu. İlkokuldan sonra 1952 yılında terzi yanına verildi.

Müzik çalışmalarına 1955 yılında başladı. Erzurum Halk Oyunları ve Türküleri Derneği’ne arkadaşlarının teşvikiyle gitti. Bu dernekte bir ara Erzurum barlarını oynadı ve daha sonra koro çalışmalarına katıldı. İlk ciddi sınavını derneğin bir konserinde okuduğu iki türküyle verdi. Hayatını değiştiren o geceden sonra sanatçılığa karşı olduğu babası fikrini değiştirmiş ve oğluna destek olmuştur. Muharrem Akkuş, bu başarısından ve gördüğü ilgiden ötürü işe daha bir şevkle sarıldı. Birçok sanatçıyı radyodan ve plaklarından dinleyerek repertuvarını genişletti.

1960 yılından itibaren, Erzurum Radyosunda kurulan Türk Halk Müziği Korosuna ses sanatçısı olarak alındı. 1963 yılının Şubat ayında askerlik görevini tamamlayarak dönen  Muharrem Akkuş, radyodaki görevine döndü ve  aynı zamanda Taşmağazaların arkasında, kale dibinde kendisine ait terzi dükkanını açtı.

Kumaş   almak için sık sık İstanbul’a giden Muharrem Akkuş; Nida Tüfekçi ve Neriman Tüfekçi ile  tanıştı ve onların teşviki ile dört türkülük deneme bandı yaptı.  Aldığı teklif üzerine  1965 yılının Ocak ayında Erzurum Radyosu’ndan ayrılarak  İstanbul Radyosuna geçti ve  terzi dükkanını da kapatarak İstanbul’a yerleşti.

İstanbul  Belediyesi Konservatuarında  Türk Halk Müziği İcra Heyetine alındı ve dört yıl süreyle görev yaptı. Konservatuarda ; Münir Nurettin, Ahmet Kutsi Tecer, Halil Bedii Yönetken ve Kemal Gürses,  Süheyla Altmışdört, Muzaffer Birtan,  Adnan Ataman ve Yücel Pasmakçı ile tanıştı, onlarla yakın çalışmalar yaptı.

1975 yılında Ankara Radyosuna geçen  Muharrem Akkuş  1980 yılına kadar burada kalarak tekrar İstanbul’a döndü ve 1999 yılında emekliye ayrıldı. Emekli olduktan sonra  Alanya’ya yerleşen Muharrem Akkuş, bulunduğu  her yörede Türk  Halk Müziğine gönül veren gençlerin  yetişmesinde katkıları oldu.

Ses sanatçılığının yanında, derlemeleri ve kaynak kişiliği ile adını duyuran muharrem Akkuş; Almanya, Hollanda ve İsveç’te ülkemizi temsil etti. 

Muharrem Akkuş; aşağıdaki türküleri THM Repartuarımıza kazandırdı.

Kaynak Kişi Olduğu Türküler;
A Güzel Dolan da Gel, Acem Ülkesinde Eyleştim Kaldım, Aya Bak Nice Gider, Bala Sarhoş Beşikte Bala Sarhoş, Bir Gül Ektim Duvara, Bu Dağı Delemedim, Bu Tepe Pullu Tepe, Bu Dağı Delemedim, Düngürcüler Geldi Sıra Sıra Dizildi, Ektiğim Yonca, Eledim Eledim Höllük Eledim, Evlerinin Önü Guşlar Darısı, Gara Camışları Vurdum Bayıra, Git Gelemem İşim Var, Gönül Der Yar Diyarı, Gülenber Sağar Goyuni, Kağızman'a Ismarladım Nar Gele, Kavak Uzanır Gider, Kekliğim İzi Kanlı, Kırmızı Gül Demet Demet, Martinim  Atılmıyor,Odunu Attık Ocağa, Sarı Pabuç Tabanda, Su Bağlasam Gelirmi, Su Gelir Taştan Akar, Şad Ol Deli Gönül Müjdeler Olsun, Uzun Avlu Dar Kapılar.  

Derlediği Türküler ;
Al Şalım Mavi Şalım, Ay Akşamdan Işığdır, Çimene Basma Yarim, Düngürcüler Geldi Sıra Sıra Dizildi, Evlerinin Önü Guşlar Darısı, Gara Camışları Vurdum Bayıra, Giderem Van'a Doğru, Giderken Eyle Beni, Gönül Der Yar Diyarı, Kara Herge Su Vurdum, Karanfili Gül Dalına Değende, Kavak Uzanır Gider, Kekliğim İzi Kanlı, Köylük Yerden Köşk Gider,  
Merdivenden Yukarı, Odunu Attık Ocağa, Örene Bak Örene, Su Goydum Su Tasına, Şu Oltu'nun Taşını, Tandıra Koydum Paçayı, Tello Gider Yan Gider, Yoncayı Bellediler.

Notaya Aldığı Türküler;
Al Şalım Mavi Şalım, Atın Üstünde Eyer, Ay Akşamdan Işığdır, Çimene Basma Yarim, Erzurum Ovaları, Erzurum Ovaları(Hele Yanarım), Evlerinin Önü Guşlar Darısı, Giderken Eyle Beni, Gönül Der Yar Diyarı, Kara Herge Su Vurdum, Karanfili Gül Dalına Değende, Kekliğim İzi Kanlı, Köylük Yerden Köşk Gider, Merdivenden Yukarı, Odunu Attık Ocağa, Su Gelir Meste Gider, Su Goydum Su Tasına, Şu Dağın Ardı Meşe, Şu Oltu'nun Taşını, Tello Gider Yan Gider, Terca'nın Düzünde Bir Gelin Ağlar, Yoncayı Bellediler.

İhsan ERTUGAY (1914-1988)

İhsan Ertugay   1914 yılında Erzurum’da doğdu. Askerden sonra Erzurum PTT Müdürlüğünde muhabere memuru olarak göreve başladı. 1971 yılında Şehirlerarası  muhabere şefi  iken  emekli oldu.

İhsan Ertugay Erzurum’da  Halk Türküleri ve Halk Oyunlarının gelişmesinde ve yeni nesillere aktarılmasında  önde gelen şahsiyetlerdendir.  

Halkevleri​nin kapatılmasından sonra Erzurum halk oyunlarının Erzurum halk türkülerinin  ve Erzurum Kültürünün  yaşatılması için büyük çaba harcamıştır.

Erzurum  Halk Türküleri ve Halk Oyunları Deneğinin kuruluş anından itibaren yönetiminde görev yapan İhsan Ertugay   ayni zamanda  erkek bar ekiplerinin eğitmenliğini yapmıştır.

1949 yılında İhsan Ertugay’ın  çalıştırdığı ve kendisinin de yer aldığı Erzurum Bar Ekibi; İhsan Taftalı, Nimet Gezmiş, Nihal Demir ve Şeref Uludağ ile Venedik’e  yarışmaya giderek, dünya birincisi olarak döndüler.

1974 yılında Erzurum’dan ayrılarak İstanbul’a göç eden İhsan Ertugay 3 Mart 1988 tarihinde vefat etti.  

CAHİT SEVAL (1930-1988)


Fuat Seval ile birlikte Erzurum tarih ve coğrafyasını belgeleyen Cahit Seval; 1930 yılında Erzurum'un Kuloğlu mahallesinde doğdu. 1938 yılında 7-8 yaşlarında amcası Fuat SEVAL'in  “Foto Fuat” adlı stüdyosunda  çırak olarak çalışmaya ve amcasının çabası ile fotoğrafçılık mesleğini öğrenmeye başladı.  

1950 yılında  askere giden Cahit Seval dönüşünde  1952 yılında evlendi. 1960 yılına kadar “Foto Fuat’ta”  amcası ile çalışmalarını sürdürdü, 1960 yılında ise  Erzurum Atatürk Üniversitesi'nde fotoğrafçı olarak göreve başladı.

1970'li yıllarda üniversitede renkli laboratuvar kuran Cahit Seval renkli film çekiminin yaygın olmadığı, zor ve masraflı olduğu dönemde;  yurt dışından getirttiği yaprak boyalarla ve kendi geliştirdiği bir teknikle,  siyah beyaz resimleri fırça ile renklendirmeye başladı. Bu renklendirilmiş fotoğraflar Atatürk Üniversitesi  arşivlerinde mevcuttur.  

Cahit Seval  1978 yılında eski hükümet konağının hemen yakınında mahiyetindeki çalışanıyla foto BELLA adlı bir stüdyo açtı fakat  3 yıl sonra amcası Fuat SEVAL 'den aldığı eğitim, alışkanlık ve iş ahlakı sebebi ile istediği gibi yürümediği için ortağına devrederek ayrıldı.

Cahit Seval 22 Eylül 1988 tarihinde verimli ve genç bir yaşta vefat etti.  Atatürk Üniversitesi meclisi toplanarak üniversitedeki stüdyosuna  “Cahit Seval Fotoğraf Atölyesi”  ismini verdi. 

Kaynak-İbrahim Ata Seval 

13 Ağustos 2011 Cumartesi

Fuat SEVAL "FOTO FUAT" (1916-1991)



Fuat Seval 1916 yılında Erzurum’da doğdu. 1720 yılında Semerkant’tan Erzurum Salasor köyüne yerleşmiş bir aileden gelen Fuat Seval’in babası,  1850-1916 yılları arasında yaşamış Hakkı Efendi, Annesi  ise  1867-1917 yılları arasında yaşamış Gülhanım hanımdır.  Daha bebek iken anne ve babasını kaybetmesi sonucu abisi ve ablası tarafından büyütülmüştür.

Öksüz Fuat Seval,  daha öğrencilik yıllarında çalışmak zorunda olduğu için; 10-12 yaşlarında okuldan artan zamanlarında “Foto Sadi” yanında çırak olarak işe başlayarak fotoğrafçılık mesleği ile tanışmış ve okul hayatı boyunca burada çıraklık yapmıştır. Bu zorunlu çıraklık sonucunda ise Erzurum’un geçmişini günümüze taşıyan büyük fotoğrafçı yetişerek, “FOTO FUAT” olmuştur. Askerden döndükten sonrada kendi dükkânını açmıştır.

Erzurum için eşsiz görevler üstlenen Fuat Seval;  genç Cumhuriyetimizin nüfus cüzdanlarının oluşturulmasında bölgemizde görev almış, dönemin Erzurum valisi Haşim İşcan’ın talimatı ile ilçe ve köylerimizi karış, karış gezerek nüfus cüzdanları için ahalinin fotoğraflarını çekmiştir.

Bir Erzurum sevdalısı olan Fuat Seval ayrıca Erzurum’daki  bütün tarihi ve arkeolojik kazılar ile araştırmaları tek tek fotoğraflamış ve bu  çalışmalarında hiçbir ücret talep etmemiştir. 1950 li yıllardan sonra Erzurum’u Fotoğraflamasının yanında;  dernekler bünyesinde hizmete  başlamış, 1960-1966 yılları arasında  Erzurum’a bir öğrenci yurdu ile bir  kan merkezi kazandırdığı;  Erzurum Kızılay şube başkanlığı görevinde bulunmuştur. 

Erzurum’un görsel tarihini günümüze taşıyan ve eski Erzurum’u yeni nesillere bıraktığı fotoğrafları ile tanıtan Fuat Seval  1981  yılında İstanbul’a  yerleşmiş ve Eylül 1991 de   vefat etmiştir.

Kaynak-İbrahim Ata Seval