Belkide Erzurum'da ilk öğrenci hareketidir.
Erzurum Erkek Sanat Enstitüsü son sınıftayız (*1) Okul Müdürümüz Ziya Bey.
Okul şu andaki eski taş binada ve o yıllarda Erzurum'un göz bebeği ve en yeni okulu. Bütün öğrencilerinde Sanat Enstitüsü şovenizmi var.
Ziya beyin büyük uğraşları ile adı tabut olan eski binadan yeni yapılan bu taş binaya geçilmiş; demir, tesviye ve marangozluk bölümlerinden meydana gelmişti.
Erzurum'un yetiştirdiği şairlerden Hasan Fahri Akın marangoz atölyesinde öğretmen ve ilerleyen yıllarda atölye şefi oldu. Meşhur Bayram Bey'de (Bayram Gerni) Tesviye Atölyesi Şefi. Mahmut Bey ise (Mahmut Aydın) Müdür Baş Yardımcısı idi.
Erzurum'da Lise düzeyinde: Erzurum Lise'si, Erkek Sanat Enstitü'sü, Yapı Sanat Enstitü'sü, Kız Sanat Enstitü'sü, İmam Hatip Lise'si, Kız Lise'si ve Ticaret Lisesi ile Kız ve Erkek Öğretmen okulları dışında başka okul yoktu ve henüz üniversite'de bulunmayan mukaddes şehirde okullar arası liderlik ve ağabeylik için büyük bir rekabet vardı. Erzurum Erkek Sanat Enstitü'sü ile Erzurum Lisesi liderlikte sürekli yer değiştiriyorlardı. Lider olan bayramlarda ve kutlamalarda hep en has yerde ve en has düzende oluyordu.
Erkek Sanat Enstitülü olarak ama o günler için çok önemli bir sıkıntımız vardı. SAÇ!! evet yanlış okumadınız. Saç!
Bütün öğrencilerin saçları 3 numaraya vuruluyordu. O günlerde adeta askeri hiyerarşi yapıya sahip olan ve bu hiyerarşi yapının en tepesinde bulunan son sınıf öğrencilerinin bile! Okul çıkışında saçlarını tarayıp, şapkasını koltuk altına alıp (*2) poz atma lüksü yoktu. Okul biter bitmez öğrenciler kel kafalarını şapkanın altına saklayıp kendilerini eve zor atıyorlardı.
1965 Yılı Şubat Tatili öncesi, tatilin tam arifesinde, Ziya Bey'in tayini çıkmış Erzurum'dan gidecek, bizi de çok seviyor, girdiği tek ders olan uygulanmış mekanik'de hoş görüsüne sığınıp sürekli saç konusunu açtık o da bizi susturmak ve dersine devam etmek için olsa gerek esnek davranarak;
- "Tamam çaresine bakarız, arkadaşlarla da konuşurum" diyerek bizi rahatlattı.
Şubat tatili bitti okula döndük. Arka bahçede "Bayrak Merasimi'nden" sonra Ziya beyin ayrıldığını, Mahmut beyinde okul müdürlüğüne vekalet ettiğini öğrendik.
Mahmut bey kısa bir konuşma yaptıktan sonra küçükleri (Orta 1,2 ve 3) sınıflarına gönderdikten sonra, biz son sınıfları (5nci sınıf) tek sıra dizerek bizim önümüzde ve bize ibret olsun diye bir alt sınıfımız olan 4ncü sınıfların saçlarına tam tepeden kağıt makası ile bir kanal açarak içeri gönderdi ve bize dokunmayarak;
Mahmut bey kısa bir konuşma yaptıktan sonra küçükleri (Orta 1,2 ve 3) sınıflarına gönderdikten sonra, biz son sınıfları (5nci sınıf) tek sıra dizerek bizim önümüzde ve bize ibret olsun diye bir alt sınıfımız olan 4ncü sınıfların saçlarına tam tepeden kağıt makası ile bir kanal açarak içeri gönderdi ve bize dokunmayarak;
- "Size bir saat izin gidip tıraş olup gelin" diyerek okula girdi ve kapılar kapandı.
Biz son sınıflar (*3) kapanan kapılar karşısında kısa bir durum değerlendirmesi yaparak, milli eğitim müdürlüğüne okulumuzu şikâyete gitmeye karar verdik.
Düşünebiliyor musunuz? O günün şartlarında ve yalnız iki fire ile yola düştük.
Düşünebiliyor musunuz? O günün şartlarında ve yalnız iki fire ile yola düştük.
Törene gider gibi ve tören düzeni ile, 2li sıraya geçtik. Sınıfımızdan nöbetçi öğrenci olan Selami' okulda kalmak zorunda olduğu için çantaları ona teslim ederek, milli eğitim müdürlüğünün bulunduğu Erzurum Hükümet Binasına doğru ( Sonraları Devlet Güvenlik Mahkemesi, galiba şimdi Bölge İdare Mahkemesi) başımızda komut veren Ömer'in idaresinde yürüdük.
Binaya geldiğimizde mesai henüz başlamamıştı, ikinci kata çıkarak müdür odasının karşısına yine ikili düzenle dizildik ve yine Ömer başımızda beklemeye başladık. O dönem milli eğitim müdürü de tayin olup gitmiş ve İl Milli Eğitim Müdürlüğüne, Erzurum İmam Hatip Lisesi Müdürü (ne yazık ki ismini hatırlayamadım) vekâlet ediyordu.
Büyük ve tarihi taş binada akustik mükemmel, ses acayip yankılanıyor, aşağıdan birilerinin;
- "Sanat okullular gelmiş" dediği duyuldu,
Milli eğitim müdürü merdivenleri çıkarak karşımıza geldi ve "günaydın" demek, hatasına düştü, biz gür bir sesle "sağ ol" diye bağırdık. Zaten akustiği müthiş olan bina adeta yıkıldı.
Ömer (Sonradan Yol İş sendikası Başkanlığı yaptı) orda oluş nedenimizi anlattı ve özellikle altını çizerek;
- "Efendim bize tatil öncesi ümit verdiler okulların açıldığı bu gün ise gidin tıraş olun diye bizi sokağa döktüler" gibi bir ibare kullandı.
Benim sıradaki yerim tam makamın önüne tesadüf ediyordu. Milli eğitim müdürü telefon ederek okulla konuştu ve Ömer'in son söylediği sözü tekrar etti. Odasından çıkarak önümüzde durdu ve bize hiçbir yere takılmadan okula gitmemizi tembihledi.
Okula geldiğimizde Atölye Şefimiz Bayram Bey bizi karşılayarak tesviyecileri diğer branşlardan ayırdı diğerlerini okula soktu, bize ise 10 lira vererek gidip tıraş olun gelin dedi. Emre itaat ettik ama bir daha da asla uzayan saçlarımız kestirilmedi. Bayram Bey bunun garantörü oldu.
" İsimleri geçen veya anmayı unuttuğum bütün o günün kahramanlarına vefat etmişlerse Allah’tan rahmet, yaşıyorlarsa sağlık dilerim. Kulakları çınlasın."
*1 ( Erkek Sanat Enstitüleri 5 yıllıktı. Genel denilen bölüme ilkokuldan sonra öğrenci alınır 5 yılda mezun olunurdu. Özel denilen bölüme ise ortaokuldan sonra girilir ve 2 yıl okunarak mezun olunurdu. Bütün okullara sınavsız öğrenci kaydı yapılırken, Sanat Enstitülerine sınavla girilirdi. 1965 yılında son 5 yıllık mezunlarını verdikten sonra orta bölümleri kapatıldı ve bu okullar 1 yıl mezun vermeyerek liseleri 3 yıla çıkarıldı. Adları Enstitüden Meslek Lisesine çevrildi. Mezunları mühendis düzeyinde bilgi ile donanmış olarak hayata atılır, tahsillerine devam edenler ise gittikleri her üniversite'de başarılı olurlardı. Şu yaşımda bile oranın mezunu olmakla gurur duyarım.)
*2 ( Eskiden okullarımızda forma olmazdı. Ortaokul ve liselerde kıyafet serbest idi. Ancak giyilmesi zorunlu olan okul şapkası vardı. Subay şapkalarının laciverdini düşünün işte tıpkı onun gibi yalnız her okula özgü farklı renkte şeritler şapkanın etrafına sarılı olurdu. Bizimki yeşil idi, düz lise sarı, ticaret lisesi kırmızı, imam hatip lisesi beyaz şerit ile tanımlanırdı.)
*3 (Toplam 40 kişi civarındaydık. Demir, tesviye ve marangozlar dan meydana gelmiştik. Kültür derslerini bir arada ayni sınıfta okur, yalnızca meslek derslerinde ayrılırdık. 15 kadar demir, 10 kadar tesviye ve 15 civarındada marangoz bölümü öğrencisiydik)