1 Aralık 2022 Perşembe

ÇALIŞKAN KÖYÜ

Çalışkan Köyü Karayazı'ya bağlı olup, Erzurum’a uzaklığı 155 km, Karayazı'ya uzaklığı ise 39 km.dir.

Adrese dayalı nüfus kayıt sistemi verilerine göre bugün nüfusu 93 kişi olan köyde, 2000 li yılların başında 105 kişi yaşamaktaydı.

Tarım ve hayvancılık yapılan Çalışkan Köyü 6360 Sayılı Kanunla mahalleye dönüştürülmüştür.

Köy Muhtarı Kemal ÇETİN olup; 0 538 462 07 42 nolu telefon muhtara aittir.

ÇALIYAZI KÖYÜ

 

Çalıyazı Köyü Pasinler'e bağlı olup, Erzurum’a uzaklığı 54 km, Pasinler'e uzaklığı ise 17 km.dir.

Adrese dayalı nüfus kayıt sistemi verilerine göre bugün nüfusu 180 kişi olan köyde, 2000 li yılların başında 185 kişi yaşamaktaydı.
                                         
Çalıyazı Kalesi, Çalıyazı Köyünün 2 km kuzeyinde bulunmaktadır. Tunç çağında yapıldığı düşünülmekte olan kalenin yalnız kayalara oyulmuş bölümleri ile 3 adet kaya mezarı günümüze ulaşmıştır.

Tarım ve hayvancılık yapılan Çalıyazı Köyü 6360 Sayılı Kanunla mahalleye dönüştürülmüştür.

Köy Muhtarı Mustafa ARASLI olup; 0 442 678 2013 nolu telefon muhtara aittir.

ÇAMLIALAN KÖYÜ ŞENKAYA

 

Çamlıalan Köyü Şenkaya'ya bağlı olup, Erzurum’a uzaklığı 193 km, Şenkaya'ya uzaklığı ise 41 km.dir.

Adrese dayalı nüfus kayıt sistemi verilerine göre bugün nüfusu 1086 kişi olan köyde, 2000 li yılların başında 1069 kişi yaşamaktaydı.

Çamlıalan Köyü 6360 Sayılı Kanunla mahalleye dönüştürülmüş olup tarım ve hayvancılık yapılmaktadır.

Köy Muhtarı Hasan TUNCAY olup ; 0 442 877 20 70 nolu telefon muhtara aittir.

1 Kasım 2022 Salı

ERZURUMLU CEYHÛNÎ (19 NCU YÜZYIL)

Tekke şairi Erzurumlu Ceyhûnî’nin doğum tarihi bilinmemektedir. 100 yaşına kadar yaşadığı sanılan ve iyi bir saz ustası olup şiirlerini doğaçlama söyleyebilen şair, İstanbul’da birçok genç şairin yetişmesinde pay sahibi olmuştur. 

Kazlıçeşme Dergâhı'nın şeyhi Hacı Hasan Baba’ya bağlanan Ceyhûnî’nin tahsili, medeni durumu ve mesleğine dair bilgi bulunmamaktadır. Kimi kaynaklar şairin 1884 senesinde kimi kaynaklar ise 1888 yılı dolayında vefat ettiğini ifade etmiştir.

Kendisine ait müstakil bir esere ulaşılamamıştır. Ceyhûnî’ye ait birkaç semai, nefes ve mersiye örneği Turgut Koca'nın Bektaşi Nefesleri ve Şairleri adlı eserinde mevcuttur. Sadettin Nüzhet Ergun'un Türk Şairleri adlı eserinde de bir nefesi yer almaktadır

NEFES

Ey Şahivelâyet Hayderi Kerrar
Kerrar oldu ismin keramet ile
Keramet sendendir gün gibi ızhar
Esrarın söylenir rivayet ile

Rivayettir senden bürcü şeriat
Şieriattan bait olmaz tarikat
Tarikatten ifşa olur hakikat
Hakikatin dilde şecaat ile

Şecaatin duydu Ceyhunî geda
Gedayı babından eyleme cüda
Cüda etmek değil lâyık şanına
Mürtaza okunur tilâvet ile

Kaynak:Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü.

Yusuf ALPER (1958-----)

Prof.Dr.Yusuf Alper, 1958 yılında Horasan/Erzurum’da doğdu. 1972 yılında Erzurum Lisesi’nden, 1979 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olarak, 1985-1987 arasında Ege Üniversitesi’nde psikiyatri asistanlığı yaptı. 1989 yılında Ege Üniversitesi psikiyatri anabilim dalında öğretim üyesi olarak göreve başladı. 1991 yılında Erişkin Psikiyatri doçenti, 1998 yılında profesör oldu.

İlk şiirleri 1975’ten başlayarak Ilgaz, Türk Dili, Oluşum, Sesimiz, Dönemeç, Türkiye Yazıları, Ankara Sanat, Yusufçuk, Somut gibi dergilerde yayınlandı. Daha sonra Varlık, Yazko-Edebiyat, Yeni Düşün, Broy, Karşı, Şairin Atölyesi, Yeni Biçem, Dize, Düşler, Poetik’us, Çağdaş Türkdili, E Dergisi, Akatalpa, Yasakmeyve, Ünlem, Şiiri Özlüyorum, Hayal, Kitaplık, Özgür Edebiyat, Hürriyet Gösteri, Sincan İstasyonu, Eliz, Şiirden gibi dergilerde yayınlandı. Yusuf Alper, halen Akatalpa, Yasak Meyve, Varlık, Kurşun Kalem dergilerinde şiirlerini ve şiir üstüne yazılarını yayınlamaktadır.

Yusuf Alper'in şiirlerindeki en belirleyici unsurlardan biri hüzündür. Hüznün güzel olduğunu ama kararında olması gerektiğini söyleyen Yusuf Alper’e göre, savaşlar ve ölümler sürdükçe, dünyanın cinnet hali devam ettikçe insanın/şairin bu duygudan kaçması mümkün değildir.

Bana Hayatı Anlat, Kanayan Şiirler, Zamanın Kırılan Aynasında, Yaldızlı Bir Yanılsama, Yeryüzüne Vuran Telaş, Şimdi Hangi Irmakta, Şiir ve Psikiyatri Kavşağında, Dalgaların Sesiyle, Psikanaliz ve Aşk, Derin Uğultu, Şair Her Zaman, Psikolojik ve Psikodinamik Açıdan Nazım Hikmet Şiiri, Psikodinamik Açıdan Ahmet Erhan ve Şiiri, Oynayan ve Avunan, Psikodinamik Açıdan Cemal Süreya ve Şiiri, Annem Çok Küçükken Öldü, Giderim Giderim Dünya Yuvarlak, Psikodinamik Açıdan Haydar Ergülen ve Şiiri, Ateşli Bir Hastalık, Psikodinamik Açıdan Metin Cengiz ve Şiiri, Zamanı Geçtim, Yolda, Psikodinamik Açıdan Enver Ercan ve Şiiri ve Dünyanın Gürültüsü en ünlü eserleridir.

BANA HAYATI ANLAT

Upuzun zaman oldu kendimle
Konuşmadım
Başbaşa verip tartmadım hayatı
Yürüdüm mü koştum mu
Erik ağacının kışın çiçek açması
Kanlı bir gömleğin kuyuda eskimesi

İki yar arasında kaygan
Buzlu bir yol muymuş düşe kalka
Yorgun akşamları koynunda ağırlayan
Hayat bu yaşadım mı yordum mu
Genç şairin neden kendini boğduğunu

Üzüldüm yıllarca çok yıllarca üzüldüm
Göğekinler gibi kendini biçip gider
Yesenin Mayakovski Can Nilgün İlhami
Josef Silvia Kaan Soysa ve Zafer
Hangi fırtına orağı elinize verdi; biçti

Oysa Ece daha dün pirifani göçüp gitti
Enis çok yaşayacak, Beşir Fuad acısıyla
'Bir torba kemik kalıncaya kadar'
Ölüp dirilsek de her gün yeniden
Anka küllerimizden doğar

Anlat demeyin kendini öldürmeyi
Nasıl anlatılır bir düğüm karanfil boynunda
Sevgili balkonunda yağlı kurşunlar
Bir jiletin bilekte sınav vermesi
Nasıl anlatılır çakılan kuş betona

İnsan bazen uçurum başındadır
Kimi zaman ipin ucunda
Ama sonsuzdan gelip sonsuza gidişin
Bir virgülü olsun olmak varsa
Hayatın bağrındadır

Bana hayatı anlat birlikte yaşamayı 

Yusuf Alper

Kaynak:Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü.

1 Ekim 2022 Cumartesi

1 EKİM 1924 ATATÜRK'ÜN ERZURUM LİSESİ ZİYARETİ

Hasankale depremi nedeniyle Erzurum’da bulunan Atatürk, 1 Ekim 1924 tarihinde Erzurum Lisesini ziyaret etti. O günlerde Erzurum Lisesinde öğretmen olarak görev yapan Ahmet Hamdi TANPINAR, Atatürk’ün Erzurum Lisesi ziyaretini "BEŞ ŞEHİR" adlı eserinde şöyle anlatmaktadır. 

"Bir ikindi vakti lisede otururken boğuk bir gürültü ile yerimizden fırladık. Deprem her yeri sallıyordu. İlkönce şehrin yıkıldığını zannettik halk bir türlü evlerine girmek istemiyordu. Bu korkuya, o sıralarda Erzurum'a gelen ATATÜRK son verdi. ATATÜRK'ü ilk defa Erzurum'da gördüm. Onunla tek konuşmamda Erzurum Lisesi'nde oldu. ATATÜRK Liseye gelir gelmez beraberindeki "huzuru mutad zevatın" arasından adeta sıyrılarak aramıza girdi. O gününü Erzurum Lisesi'ndeki hocalara, talebelere ve orada rastlayacaklarına vermişti. Yarım saatte gidecekti. Üç buçuk saat bizimle kaldı.“


3 Eylül 2022 Cumartesi

ÇAMLIBEL KÖYÜ

Çamlıbel Köyü Oltu'ya bağlı olup, Erzurum’a uzaklığı 95 km, Oltu'ya uzaklığı ise 25 km.dir.

Adrese dayalı nüfus kayıt sistemi verilerine göre bugün nüfusu 225 kişi olan köyde, 2000 li yılların başında 379 kişi yaşamaktaydı.

                                                       
Aşık Ümmani; 1911 yılında Çamlıbel köyünde doğdu.
                                                       
Hüseyin Kotan 5 Kasım 1949' tarihinde Çamlıbel Köyünde doğdu.

Tarım ve hayvancılık yapılan Çamlıbel Köyü 6360 Sayılı Kanunla mahalleye dönüştürülmüştür.

Köy Muhtarı Osman KUL olup; 0 442 853 50 76 nolu telefon muhtara aittir.

ÇAMLICA KÖYÜ ILICA

Çamlıca Köyü Ilıca'ya bağlı olup, Erzurum’a uzaklığı 72 km, Ilıca'ya uzaklığı ise 57 km.dir. Köy Kuzgun Barajının kıyısında bulunmaktadır.

Adrese dayalı nüfus kayıt sistemi verilerine göre bugün nüfusu 43 kişi olan köyde, 2000 li yılların başında 18 kişi yaşamaktaydı.

Çamlıca Köyü sınırları içerisinde Çamlıca Termal Kaynağı bulunmaktaydı, ancak Kuzgun Barajı suları yükseldiğinde termal kaynak su altında kaldı. Yazın baraj suları çekildiğinde kaynak görünmektedir. 


Çamlıca Köyü 6360 Sayılı Kanunla mahalleye dönüştürülmüş olup tarım ve hayvancılık yapılmaktadır.


Köy Muhtarı Temel AKSU olup ; 0 442 64520 98 nolu telefon muhtara aittir.


ÇAMLICA KÖYÜ PASİNLER

Çamlıca Köyü Pasinler'e bağlı olup, Erzurum’a uzaklığı 50 km, Pasinler'e uzaklığı ise 25 km.dir.

Adrese dayalı nüfus kayıt sistemi verilerine göre bugün nüfusu 185 kişi olan köyde, 2000 li yılların başında 351 kişi yaşamaktaydı.


Çamlıca Köyü 6360 Sayılı Kanunla mahalleye dönüştürülmüş olup tarım ve hayvancılık yapılmaktadır.


Köy Muhtarı Ayhan ÖZÇELİK olup ; 0 442 675 11 62 nolu telefon muhtara aittir.


ÇALTILI KÖYÜ

Çaltılı Köyü Karayazı'ya bağlı olup, Erzurum’a uzaklığı 160 km, Karayazı'ya uzaklığı ise 44 km.dir.

Adrese dayalı nüfus kayıt sistemi verilerine göre bugün nüfusu 169 kişi olan köyde, 2000 li yılların başında 327 kişi yaşamaktaydı.

Tarım ve hayvancılık yapılan Çaltılı Köyü 6360 Sayılı Kanunla mahalleye dönüştürülmüştür.

Köy Muhtarı Selahattin DEMİR olup; 0 535 299 60 76 nolu telefon muhtara aittir.

ERZURUM SANAYİ MEKTEBİ

Sanayi Mektebi, 1 Eylül 1904 tarihinde halıcılık, dokumacılık, marangozluk, terzilik, kunduracılık ve demircilik gibi branşlara sahip olarak, orta okul seviyesinde eğitime başladı. 1943-1944 öğretim yılında ise sanat okulu olarak Dumlupınar İlkokulu binasına nakledildi. 
1951 yılında Kongre Caddesinde bulunan ve bir ara Gazi Ahmet Muhtar Paşa Ortaokulu olarak da görev yapan (Halk ve öğrenciler arasında tabut diye anılan) binaya taşındı ve Erkek Sanat Enstitüsü ismiyle hizmet vermeye başladı. 
1962 yılında ise şu andaki yerinde inşa edilen 2 katlı taş binaya geçti, günümüzde ise yapılan ilave binalar ve bölümlerle 1962 yılındaki özgün görünüşü kayboldu.
Tesviye, Demir İşleri, Ağaç İşleri Bölümleri ile eğitim veren okula ilerleyen yıllarda; Elektrik Bölümü, Elektronik Bölümü Motor Bölümü ve Bilgisayar Bölümü de eklenerek, Erzurum Atatürk Endüstri Meslek Lisesi olarak eğitime devam etmektedir.


7 Ağustos 2022 Pazar

ÇAMLIKAYA KÖYÜ

Çamlıkaya Köyü İspir'e bağlı olup, Erzurum’a uzaklığı 174 km, İspir'e uzaklığı ise 31 km.dir.

Adrese dayalı nüfus kayıt sistemi verilerine göre bugün nüfusu 571 kişi olan köyde, 2000 li yılların başında 910 kişi yaşamaktaydı.
Aysun Gültekin Çamlıkaya Köyünde doğdu.

Çamlıkaya Köyü Köyü 6360 Sayılı Kanunla mahalleye dönüştürülmüş olup tarım ve hayvancılık yapılmaktadır.

Köy Muhtarı Ahmet KARAMAN olup ; 0 532 205 92 16 nolu telefon muhtara aittir.

KOPAL KÖYÜ

Kopal Köyü Karaçoban’a bağlı olup, Erzurum’a uzaklığı 152 km, Karaçoban’a uzaklığı ise 15 km.dir.

Karayazı ilçesine bağlıyken 31 Ekim 1992 tarihinde Karaçoban ilçesine bağlanan Kopal Köyünün adrese dayalı nüfus kayıt sistemi verilerine göre bugün nüfusu 4110 kişidir, köyde, 2000 li yılların başında 3700 kişi yaşamaktaydı.
Köyün irili ufaklı gölleriyle ünlü Göl Yaylası bulunmaktadır.
Köy sınırları içerisinde Kopal Necara Şelalesi bulunmaktadır.

Kopal Köyü 6360 Sayılı Kanunla mahalleye dönüştürülmüş olup tarım ve hayvancılık yapılmaktadır.

Köy Muhtarı Agit KUŞ olup ; 0 442 595 81 29 nolu telefon muhtara aittir.

2 Temmuz 2022 Cumartesi

HÜSEYİN GÜRSOY 1934-1993


Hüseyin GÜRSOY 1934 yılında Oltu’nun Subatuk Köyünde dünyaya geldi. Çocukluğu ve gençliği burada geçti. Askerlik dönüşü, 1958 yılında, bölgenin tanınmış güreşçilerinden Nizamettin GÜRBÜZ’ün teşviki ile güreşe başladı Ve Karakucak dalında Millî Takım’da güreşti.

Gürsoy, Türkiye içinde katıldığı bütün ulusal müsabakalarda birinci oldu. Uluslararası yarışmalarda önemli dereceler aldı.

1965 Türkiye Güreş Şampiyonası, 90 kilo şampiyonu.
1965 Konya Kulüplerarası Yarışmalar, Türkiye şampiyonu.
1966 İzmir Türkiye Güreş Şampiyonası, Türkiye şampiyonu.
1967 Tunus Akdeniz Oyunları, serbest dalda 97 kilo şampiyonu.
1968 Meksika Olimpiyatları, serbest dalda 90 kilo dördüncüsü.
1968 Doğu Almanya Avrupa dördüncüsü.
1970 Kanada Dünya Şampiyonası dördüncüsü.
1972 Polonya Avrupa Şampiyonası üçüncüsü oldu.

1975 yılında aktif güreşi bırakan Hüseyin Gürsoy, Erzincan Şeker Spor’da güreş antrenörlüğüne başladı, 1986 yılında emekli oldu. 1992 yılında köyüne geri dönerek yerleşti ve 1 Eylül 1993 tarihinde vefat etti.

ALİ VASIF TELLİ (1873 – 1936)

Binbaşı Ali Vasıf TELLİ 1873 yılında Erzurum’da doğdu. 30 Nisan 1893’te girdiği Harp Okulundan 29 Ocak 1895’te teğmen rütbesiyle mezun oldu.

9 Aralık 1901’de üsteğmen, 14 Nisan 1909’da yüzbaşı ve 30 Temmuz 1914’te binbaşı olan Ali Vasıf TELLİ 4’üncü Ordu Komutanlığı emrinde görevlendirildi. 14 Nisan 1909’da 35’inci Aşiret Hafif Süvari Alayı Bölük Komutanı oldu. Aralık 1909’da Erzurum Jandarma Alayı 4’üncü İspir Bölüğüne atanarak, Birinci Dünya Savaşı’nda bu bölükle Doğu Cephesinde savaştı.

Birinci Dünya Savaşı sonunda Musul Jandarma Merkez Tabur Komutanı olarak olarak görev yaptı ve 13 Mart 1919’da Diyarbakır ‘a Jandarma Tabur Komutanı olarak atandı. Diyarbakır Jandarma Tabur Komutanı iken TBMM’nin I. Döneminde Genç Milletvekili olarak görevlendirildi. 17 Mart 1921’de cephede görev yapmak üzere TBMM den izinli sayıldı ve Güney Anadolu Cephelerinde savaştı. 22 Mart 1936’da vefat etti.

Kaynak-Gnl.Kur.Başklığı

HALİL KEMAL KOÇER (1879 - 1941)

Tümgeneral Halil Kemal KOÇER 1879 yılında Erzurum’da doğdu. 13 Nisan 1895’te girdiği Topçu Harp Okulundan 13 Ocak 1899’da üsteğmen rütbesiyle mezun oldu, 4’üncü Ordu 22’nci Alay 2’nci Seyyar Topçu Bölüğüne tayin edildi.

13 Ocak 1899’da üsteğmen ve 9 Kasım 1908’de yüzbaşı olan Halil Kemal KOÇER 15 Eylül 1910’da öğrenim için Almanya’ya gitti ve 14 Eylül 1912’de Almanya’dan döndü. 29 Kasım 1914’te binbaşı ve 28 Temmuz 1918’de yarbay rütbesi alarak Balkan ve Birinci Dünya Savaşına katıldı.

27 Aralık 1920’de Mürettep 1’inci Tümen Topçu Alayı Komutanı olarak İstiklal Savaşına katıldı. 31 Ağustos 1922’de albaylığa teri ederek, 1922 - 1924 yılları arasında Harp Akademisinde silah ve topçuluk dersleri öğretmeni olarak görev yaptı. 30 Ağustos 1930’da tuğgeneral, 30 Ağustos 1938’de tümgeneral olan Halil Kemal KOÇER 10 Şubat 1939’da emekli oldu.

Beşinci Dereceden Mecidî Nişanı, Dördüncü Dereceden Mecidî Nişanı, Gümüş İmtiyaz Madalyası, Avusturya ve Macaristan İmparatorluğu’nun Harp Alametli Üçüncü Sınıf Liyakat Madalyası, Harp Madalyası, Liyakat Madalyası, İmtiyaz Madalyası, Birinci ve İkinci Dereceden Demir Salip Madalyası, Üçüncü Dereceden Polonya İstiklal Madalyası ve TBMM İstiklal Madalyası sahibi Tümgeneral Halil Kemal KOÇER 1941 yılında hayatını kaybetti.

Kaynak: Gen.Kur.Bşk.


1 Temmuz 2022 Cuma

NAKİYE ELGÜN (1882-1954)

Erzurum’un ilk bayan milletvekili olan Nakiye Elgün; Sivas kökenli bir ailenin çocuğu olarak 1882 yılında İstanbul'da doğdu. 1901 yılında Kız Muallim Mektebi'ni bitirdi. Mezun olduktan sonra 1911 yılına kadar aynı okulda edebiyat öğretmenliği yaptı.

II. Meşrutiyet'ten sonra yeni açılan İstanbul İnas Mektebi'ne 1911 yılında tayin edildi.Eğitimciliğinin yanı sıra sosyal hayatta da aktif bir rol oynadı; ilk Osmanlı kadın örgütlerinden biri olan Teal-i Nisvan Cemiyeti'nde katiplik görevinde bulundu. İnas Mektebi'ndeki görevi sırasında Maarif Nezareti kendisinden, eğitim kademelerini yenileme çalışmalarında, sisteme öncülük edecek bir proje hazırlamasını isteyince Nakiye Hanım, fiziki şartların eğitime etkisini göz önüne alarak bir proje hazırladı; elektriği bulunan, öğrencilerin masaları beyaz örtülü sınıflarda ders alması gerektiğini savundu. Projesi Maarif Nezareti tarafından lüks bulunarak reddedilince 1914'te istifa etti.

1914-1917 yılları arasında Evkaf Nazırlığı'nda çalıştı; Sultanahmet'te kurulan Vakıf Mektepleri'nin ıslahı ve düzenlemesi ile uğraştı. Ayrıca 1916'da Suriye Valisi Cemal Paşa'nın daveti üzerine Halide Edip Hanım ile Suriye'ye giderek Şam, Kudüs ve Beyrut'ta Türkçe eğitim veren kız öğretmen okullarının kurulmasına öncülük etti. Maarif Nezareti’nin bütün tedrisatı merkezileştirmek esasına giderek bütün vakıf okullarını Maarif'e devretmesi üzerine artık resmi okul hayatında kendisi için bir görev kalmadığını düşünerek bu görevden ayrıldı.

I. Dünya Savaşı boyunca Hilal-i Ahmer'de çalışan Nakiye Hanım, savaştan sonra Anadolu'nun işgalini protesto etmek için İstanbul'da düzenlenen çeşitli mitinglerde dönemin Muallimler Cemiyeti başkanı olarak konuşmalar yaptı. 23 Mayıs 1919 günü Sultanahmet Meydanı’nda düzenlenen büyük mitingde kalabalığa seslenen konuşmacılardan biriydi. Katıldığı bu mitingler siyasal bir figüre dönüştüğü bir alan olarak değerlendirilir.

Kurtuluş Savaşı başladıktan sonra savaşta kimsesiz ve yardımsız kalan aileleri korumak amacıyla Şehid Ailelerine Yardım Cemiyeti adıyla bir cemiyet kurdu; müdürlüğünü yaptığı Feyziye Okulu'nun depolarında, Bartın üzerinden Anadolu'ya sevkedilen savaş malzemelerinin bir kısmını saklayarak Milli Mücadele'ye destek verdi. Şehit Ailelerine Yardım Cemiyeti savaşın sonunda görevinin bittiği kanısıyla dağıtıldı; Nakiye Hanım ise 1928 yılı sonlarına doğru Fevziye Okulu'ndaki görevinden ayrıldı.

Savaş bittikten sonra Nakiye Hanım Ankara'da kurulan Türk Tayyare Cemiyeti'nin İstanbul şubesinin açılışında görev aldı ve bu şubenin başkanlığını yaptı. Ayrıca İktisat ve Tasarruf Cemiyeti İstanbul şubesinin tesisinde görev aldı ve daha sonra Halkevleri İstanbul Şubesi İdare Heyetinde çalıştı.Bu arada 1929 yılında çalışma hayatına yeniden döndü ve İstanbul Kız Lisesi müdürlüğüne tayin edildi. Ancak 1930'da kadınlara belediye ve il genel meclisine seçilme hakkı verilince öğretmenlikten ayrıldı ve İstanbul Meclis-i Umumî'ne Beyoğlu üyesi olarak girdi. Meclis Daimi Encümeni üyeliğine seçilen ilk kadın idi. 1934 seçimlerinde yine İstanbul Umumi Meclisi ve Daimi Encümeni'ne seçildi.

5 Aralık 1934 tarihinde kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkı verildiği zaman kadınların yaptığı kutlamalarda Nakiye Hanım da faal bir şekilde yer aldı. 8 Şubat 1935 seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi tarafından milletvekili adayı olarak gösterildi, 870 oy ile V. dönem Erzurum milletvekili olarak TBMM'ye girdi. Dönem boyunca Dahiliye Encümeni'nde görev yaptı. VI.ve VII. dönemlerde de Erzurum milletvekilli seçildi.

Milletvekilliği sırasında 24 Mart 1935'te Kadın Esirgeme Kurumu'nun dördüncü toplantısında bu cemiyetin başkanlığına seçildi. 25 Mayıs 1935’te Türk Hava Kurumu'nun 6. Kurultayı'nda kurumun Merkez Yönetim Kurulu üyeliğine ve 13 Haziran 1936 tarihinde Çocuk Esirgeme Kurumu Umumi Kongresi’nde bu kurumun Umumi Merkez Heyeti üyeliğine seçildi. 1938'de Topkapı Fukaraperver Cemiyeti başkanlık görevini üstendi ve ölümüne dek sürdürdü.

23 Mart 1954'te İstanbul'da hayatını kaybetmiştir.


Kaynak:https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/

KOPTAGEL İLGÜN (1945----)

                                                              

Prof.Dr.Koptagel İLGÜN;12 Şubat 1945 tarihinde Erzurum/Şenkaya’da doğdu. Şenkaya İlkokulu ve Ortaokulundan sonra 1963 yılında Erzurum Lisesinden mezun olarak, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesine girdi. İhtisasını iç hastalıkları alanında yaptı. 1982’de doçent, daha sonra profesör unvanlarını aldı.

Erzurum SSK Hastanesinde; Başhekim ve İç hastalıkları kliniği Şefi, İstanbul SSK Göztepe Eğitim Hastanesinde İç hastalıkları kliniği Şefi, Süleyman Demirel Tıp Fakültesi Hastanesinde Rektör yardımcısı ve Tıp Fakültesi dekanı olarak görev yaptı. İstanbul Acıbadem Hastanesi İç Hastalıkları Bölüm Başkanı iken emekli oldu.



BÜLENT TOKGÖZ (1974----)

Bülent Tokgöz 1974 yılında Erzurum/Oltu’da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Oltu’da tamamlayarak, üniversite eğitimi için önce Ankara’ya daha sonra İstanbul’a geçti ve 2004 yılında İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu.

Yazmaya 90’ların başında şiirle başladı. İlk şiirleri Kayıtlar dergisinde yayımlandı. 2007’de ilk romanı Cihadın Mahrem Hikâyesi çıktı. 2016’da ise bunu 5 romanı takip etti; Veziristan Sevgilim Elveda, Yorgun Yabancı Savaşçı, Rüyalar Mevsimler Gölgeler, Ahir Zaman Mücahitleri, Gençliğimi Şahitliğe Çağırıyorum.

2016’da Büyük Oyun’dan Dersler adıyla 5 ciltlik bir araştırma serisi yayımladı.

2018’den beri TVNET ve TRT için muhtelif belgesel metinler hazırlamaktadır. 

Kaynak:Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü.



1 Haziran 2022 Çarşamba

KINALI TEPELER


Oltu ilçesi Yolboyu Köyü ve Kaleboğazı Köyü sınırları çerisinde; kum, silt ve demir gibi minerallerin tortulaşması ile milyonlarca yıl içerisinde oluşmuş doğa harikası, farklı renklerde toprak ve tepe yapıları bulunmaktadır. Bu oluşumlar yöre halkı tarafından “Gök Kuşağı Tepeleri” ve "Kınalı Tepeler" diye adlandırılmaktadır.



1 Mayıs 2022 Pazar

ÇAMLIYAMAÇ KÖYÜ

                   
Çamlıyamaç Köyü Uzundere'ye bağlı olup, Erzurum’a uzaklığı 101 km, Uzundere'ye uzaklığı ise 15 km.dir.

Adrese dayalı nüfus kayıt sistemi verilerine göre bugün nüfusu 440 kişi olan köyde, 2000 li yılların başında 840 kişi yaşamaktaydı.
Kesik Köprü Tortum-Çamlıyamaç yolu üzerindedir.

Hahuli Kilise ve Manastırı Uzundere ilçesinin Çamlıyamaç Köyünde bulunmaktadır. 
Köy sınırları içerisinde Hahuli Kalesi bulunmaktadır.
Aşık Ümmani, 1919 yılında Çamlıyamaç Köyünde doğdu.
Necip Çadırcı 1934 yılında Çamlıyamaç Köyünde doğdu ve ilk okulu köyünde okudu.
Prof.Dr.Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu 1901 yılında Çamlıyamaç’da doğdu.

Tarım ve Hayvancılık yapılan Çamlıyamaç Köyü 6360 Sayılı Kanunla mahalleye dönüştürülmüştür.

Köy Muhtarı Talet KALAYCI olup; 0 442 793 20 74 ve 0 536 892 03 50 nolu telefonlar muhtara aittir.

ÇAMURLU KÖYÜ HINIS

Çamurlu Köyü Hınıs'a bağlı olup, Erzurum’a uzaklığı 161 km, Hınıs'a uzaklığı ise 12 km.dir.

Adrese dayalı nüfus kayıt sistemi verilerine göre bugün nüfusu 153 kişi olan köyde, 2000 li yılların başında 186 kişi yaşamaktaydı.

Çamurlu Köyü 6360 Sayılı Kanunla mahalleye dönüştürülmüş olup tarım ve hayvancılık yapılmaktadır.

Köy Muhtarı Ali BOZKAYA 5236367 olup ; 0 442 523 63 67 nolu telefon muhtara aittir.

ÇAMURLU KÖYÜ HORASAN

                            
Çamurlu Köyü Horasan'a bağlı olup, Erzurum’a uzaklığı 85 km, Horasan'a uzaklığı ise 9 km.dir.

Adrese dayalı nüfus kayıt sistemi verilerine göre bugün nüfusu 102 kişi olan köyde, 2000 li yılların başında 178 kişi yaşamaktaydı.

Çamurlu Köyü 6360 Sayılı Kanunla mahalleye dönüştürülmüş olup tarım ve hayvancılık yapılmaktadır.

Köy Muhtarı Hasan ÖZDEMİR olup; 0 442 724 62 02 nolu telefon muhtara aittir.



24 Nisan 2022 Pazar

ELMALI KÖYÜ İSPİR

Elmalı Köyü İspir’e bağlı olup, Erzurum’a uzaklığı 132 km, İspir’e uzaklığı ise 17 km.dir.

Adrese dayalı nüfus kayıt sistemi verilerine göre bugün nüfusu 550 kişi olan köyde, 2000 li yılların başında 780 kişi yaşamaktaydı.
Köy sınırları içerisinde Elmalı Mağarası bulunmaktadır.

6360 Sayılı Kanunla mahalleye dönüştürülen köyde tarım ve hayvancılık yapılmaktadır.

Elmalı Köyü Muhtarı Yaşar DURSUN olup; 0 532 548 98 23 nolu telefon muhtara aittir.

SÖĞÜTLÜ KÖYÜ TORTUM

Söğütlü Köyü Tortum'a bağlı olup, Erzurum’a uzaklığı 53 km, Tortum'a uzaklığı ise 2 km.dir.

Adrese dayalı nüfus kayıt sistemi verilerine göre bugün nüfusu 120 kişi olan köyde, 2000 li yılların başında 290 kişi yaşamaktaydı.
         
Köy sınırları içerisinde Jeolojik açıdan 10 binlerce yıl içerisinde oluşmuş Zökün Gölü ve üzerinde yüzen altı adet durmadan yer değiştiren ada bulunmaktadır.
Köyde 1963 yılında inşa edilmiş ve mimari bir özelliği olmayan köy camisi bulunmaktadır.

Söğütlü Köyü 6360 Sayılı Kanunla mahalleye dönüştürülmüş olup tarım ve hayvancılık yapılmaktadır.

Köy Muhtarı Adem BİRDAL olup; 0 532 641 70 00 nolu telefon muhtara aittir.

1 Nisan 2022 Cuma

Albay Adil (1879 -1932)

Albay Adil 1879 yılında Erzurum’da doğdu. 13 Nisan 1895’te girdiği Topçu Harp Okulundan 13 Ocak 1899’da üsteğmen rütbesiyle mezun oldu ve 4’üncü Ordu 23’üncü Alay 1’inci Bölüğe atandı.

14 Ocak 1909’da yüzbaşı olarak 4’üncü Ordu 22’nci Alay 1’inci Seyyar Topçu Bölüğünde, binbaşılığa terfi ettirilerek 18 Nisan 1914’te 11’inci Kolordu 34’üncü Alay Komutanlığına getirildi. Bu görevde Kafkas Cephesi’ndeki muharebelere katıldı ve Altunbulak’ta gazi oldu.

Ekim 1919’da 15’inci Tümen Topçu Alay Komutanı olarak atandı. Anadoluya geçerek 1 Mart 1921’de yarbay oldu ve Batı Cephesi’ne katıldı. Sakarya Meydan Muharebesinde 4’üncü Kolordu Topçu Komutan Muavini olarak görev yaptı.

1 Haziran 1926’da albay olan Adil bey 19 Nisan 1931’de emekli edildi. Balkan ve Birinci Dünya Savaşındaki hizmetleri ile Muharebe Gümüş Liyakat Madalyası, Harp Madalyası ve Kılınçlı Dördüncü Dereceden Mecidî Nişanı sahibi Albay Adil İstiklal Savaşındaki liyakati içinde TBMM tarafından İstiklal Madalyası ile taltif edildi.

Kaynak:Gen.Kur.Bşk.

AHMET FAZIL (1876 - 1940)

                                       
Albay Ahmet FAZIL 1876 yılında Erzurum’da doğdu, 13 Mart 1896’da girdiği Harp Okulundan 29 Aralık 1898’de teğmen rütbesiyle mezun oldu. Üsteğmen, yüzbaşı ve binbaşı rütbeleriyle; Trablusgarp, Balkan ve Birinci Dünya Savaşında çeşitli cephelerde savaştı.

6 Kasım 1920’de yarbay rütbesiyle, 11’inci Tümen 60’ıncı Alay Komutanı olarak İstiklal Savaşında yeraldı. 1 Haziran 1925’te albay olan Ahmet FAZIL 31 Ağustos 1931’de emekli oldu.

Beşinci Dereceden Mecidî Nişanı, Harp Madalyası, Gümüş Liyakat Madalyası ve TBMM İstiklal Madalyası sahibi Albay Ahmet FAZIL 12 Nisan 1940’ta vefat etti

Kaynak:Gen.Kur.Bşk.

15 Mart 2022 Salı

M.FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA (1914-2008)

Mehmet Fazıl Hüsnü DAĞLARCA İstanbul Ortaköy'de Erzurum kökenli bir ailede 26 Ağustos 1914 tarihinde doğdu. Babasının asker oluşu sebebiyle ilköğrenimine Konya’da başladı, Kayseri ve Adana’da devam etti, Kozan'da tamamladı. Kozan’da ortaokulu bitirdikten sonra Kuleli Askeri Lisesi'ne gönderildi ve 1933 yılında buradan 1935'te ise Harp Okulu'ndan mezun olarak teğmen rütbesiyle Erzurum’a tayin edildi. Doğu ve Orta Anadolu ile Trakya'da on beş yıl hizmetten sonra 1950 yılında yüzbaşı iken ordudan ayrıldı.

1952-1960 yılları arasında Çalışma Bakanlığı'nda iş müfettişi olarak İstanbul'da çalıştı, sonra İstanbul Aksaray'da "Kitap" kitabevini açtı ve yayıncılığa başladı. Ocak 1960-Temmuz 1964 yılları arasında dört yıl Türkçe isimli aylık dergiyi çıkardı. İlk yazısı 1927'de Yeni Adana gazetesinde yayınlanan bir hikâyedir, İstanbul dergisinde 1933'te çıkan "Yavaşlayan Ömür" adlı şiiriyle adını duyurmaya başladı. Varlık, Kültür Haftası, Yücel, Aile, İnkılâpçı Gençlik, Yeditepe ve Türk Dili dergilerinde şiirleri çıktı. Bugüne kadar kendisine birçok ödül verilen şair 1967'de ABD'deki Milletlerarası Şiir Forumu tarafından "En iyi Türk Şairi" seçildi. 

Mehmet Fazıl Hüsnü DAĞLARCA 15 Ekim 2008 tarihinde hayatını kaybetti.

ÜÇ ŞEHİTLER DESTANI' ndan

- DURDUK, SÜNGÜ TAKMIŞ KAFİR -

Durduk, süngü takmış kâfir ayakta,
Bizde süngü yok.
Bir hayret kızıllığı akardı üstümüzden
Dehşetten daha çok.

Durduk, süngüsü düşmanın pırıl pırıl,
Önümüze çıktı bir gündüz bir gece.

Korku değil hâşâ,
Bir büyük düşünce.

- MEHMETÇİK -

Atıldı Mehmetçik, büyüyü bozdu,
Bir düşman süngüsüne, göğsünden
Bu şehadetle kayalar yarıldı sanki
Dipçik gürültüsünden.

Soruyordu herkes birbirine:
"Parlayan şey bu mu?"
Muzaffer oluyordu bileklerimizde,
Tarihin ilk dipçik hücumu.

Hayran oluyordu koca gökyüzü
Göğüslerimizde büyüyen bahta
28 Mart günü bir Adsız-tepe'de
Çeliğe karşı tahta.

- SÜNGÜLERİN UCUNDA -

Son altmış adım bize bir yudum şerbet
Düşen kahramanın sevgisiyle al,
Köyde mi görmüştük, ormanda mı,
Bizim içimize sığmış o kartal?
Son kırk adımın lezzeti daha hızlı;
Başladı hayatımızda şehitlerce bir yarış.
İlerledik cihan cihan,
Karış karış!

Son yirmi adımı uçuyorduk,
Almıştı herkes dipçiğini avucuna.
Yine bir duraklama,
Geldik düşman süngüsünün ucuna.

- MUSTAFA KEMAL -

Mustafa Kemal'i gördüm düşümde,
"Daha!" diyordu.
Uğruna şehit olasım geldi hemen,
"Sabaha!" diyordu.

Al bir kalpak giymişti al,
Al bir ata binmişti al,
"Zafer ırak mı?" dedim,
"Aha!" diyordu.

- TABUR BİR MUCİZE İÇİNDEYDİ -

Bir muhabbet sarmıştı her yönü
Vatanı ve bizi seven
Çoğalmıştık bir uçtan bir uca, bir rüya gibi
Büyüyordu ova kendiliğinden.

Neydi damarlarımızda çoğalan, çoğalan?
Neydi bu tepenin adı?
İçimizde sadece vatan değil,
Yeryüzü kadar bir şey vardı.

Ateş mi gelirmiş, yel mi esermiş?
Akıyoruz, hayatımız nerede pek belli değil.
Kurtulmuşuz bedenden artık,
Kimse ayaklı elli değil.

- MUSTAFA KEMALLERCE -

Atılıyorduk kâfire,
Hepimizin bir yanı hilâl gibi,
Bir göz vardı üstümüzde göklerden,
Mustafa Kemal gibi!

Savaşırken yaşamak,
Anam südü kadar helâl gibi,
Ölüm hem büyüktü, hem kolaydı,
Mustafa Kemal gibi.

Atılıyorduk bir devre,
Tarihlerden süzülmüş bir hâl gibi :
Hepimiz, hepimiz,
Mustafa Kemal gibi!

AHMET HAMDI TANPINAR (1901-1962)

 

Ahmet Hamdi TANPINAR; 23 Haziran 1901 tarihinde İstanbul’da doğdu. Çocukluğu, kadı olan babasının görev yaptığı Ergani, Sinop, Siirt, Kerkük ve Antalya'da geçti. 1918 yılında İstanbul Halkalı Ziraat Mektebinde bir yıl yatılı olarak okuduktan sonra 1919 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesine girdi, 1923 yılında mezun oldu ve mezun olur olmaz Erzurum Lisesine edebiyat öğretmeni olarak atandı ve 1926 yılında Konya Lisesine tayin oluncaya kadar Erzurum Lisesinde görev yaptı.

Mustafa Kemal Atatürk bölgedeki deprem nedeni ile geldiği Erzurum’da, 1 Ekim 1924 tarihinde Erzurum Lisesini ziyaret ederek Ahmet Hamdi TANPINAR ile karşılaştı. Ahmet Hamdi TANPINAR, Atatürk’ün Erzurum Lisesi'ni ziyareti anısını "BEŞ ŞEHİR" adlı eserinde şöyle anlatmaktadır.

"Bir ikindi vakti lisede otururken boğuk bir gürültü ile yerimizden fırladık. Her şey sallanıyordu. İlkönce şehrin yıkıldığını zannettik halk bir türlü evlerine girmek istemiyordu. Bu korkuyu, o sıralarda Erzurum'a gelen ATATÜRK son verdi. ATATÜRK'ü ilk defa Erzurum'da gördüm. Onunla tek konuşmamda Erzurum Lisesi'nde oldu. İki gün evvel Kars Kapısında bütün şehir halkı ile beraber karşılaştığım ATATÜRK Liseye gelir gelmez beraberindeki "huzuru mutad zevatın" arasından adeta sıyrılarak aramıza girdi. O gününü Erzurum Lisesi'ndeki hocalara, talebelere ve orada rastlayacaklarına vermişti. Yarım saatte gidecekti. Üç buçuk saat bizimle kaldı. Erzurum Lisesi'nin beyaz badanalı tek kanepesi kırık muallimler odasında bana sorduğu suallere cevap verirken zihnim şüphesiz onunla çok doluydu. Önce kim olduğumu, ne iş gördüğümü, Erzurum' da ne vakitten beri bulunduğumu sordu".

Ahmet Hamdi TANPINAR; 1926 yılında Konya Lisesinde,1927'de Ankara Lisesinde, 1930'da Ankara Gazi Terbiye Enstitüsünde ve 1932'de İstanbul'daki Kadıköy Lisesinde öğretmenlik yaptı. 1933'te Sanayi-i Nefise'ye tâyin edildi. Tanzimat'ın 100. yıldönümü dolayısıyla 1939'da eğitim bakanı Hasan Âli Yücel'in emriyle edebiyat fakültesi bünyesinde kurulan "19'uncu asır Türk edebiyatı" kürsüsüne, doktorası olmadığı halde, eğitim görevlisi olarak atandı ve Tanzimat'tan sonraki Türk edebiyatının tarihini yazmakla görevlendirildi. Hazırladığı edebiyat tarihinin de etkisiyle 1940'lı yıllarda yazı faaliyetlerini yeni Türk edebiyatı etrafında şekillendirdi

Ahmet Hamdi TANPINAR 1943-1946 yılları arasında Maraş milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bulundu. 1946 yılında yasama dönemi bitince bir süre Millî Eğitim Bakanlığı'nda müfettişlik yaptı. 1948'de akademideki estetik hocalığına ve 1949'da Edebiyat Fakültesindeki kürsüsüne döndü. 23 Ocak 1962 tarihinde geçirdiği kalp krizi neticesinde İstanbul'da 60 yaşında vefat etti. Mezartaşına "Ne İçindeyim Zamanın" şiirinin ilk iki mısrası yazıldı.

Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpâre, geniş bir ânın
Parçalanmaz akışında.

Bir garip rüyâ rengiyle
Uyuşmuş gibi her şekil,
Rüzgârda uçan tüy bile
Benim kadar hafif değil.