30 Kasım 2010 Salı

ŞEHRİM ERZURUM


Gece düşümdeydi; bir kuzu meler, 
Gönlümün telinden içime iner; 
Sanki senin sevdan gibi Erzurum, 
Sen benim muradım, yurdum ERZURUM!

Muradıma erem der oluyorum; 
Sanki birden sana doğruluyorum, 
Lâkin, nasip olmaz, kırılır kolum! 
Vay! Benim türâbım, yurdum ERZURUM!

Dilini özledim, dilimi yuttum, 
Balını özledim, gönül avuttum; 
Ağumu içime akıtıyorum, 
Tâ ki, düşşsün sana yolum ERZURUM!

Hayâlen yolum hep düşer Ejder`e, 
Tabya`dan görünür Değirmen Dere; 
Ruhumu Zağgimle avutuyorum, 
Görmezsem, gözüm köz olsun ERZURUM!

Gümüşgöz`den hayâl ettim Efem`i; 
Alvar`lı Efem`in nefesi beni 
Eritiyor, her dem hissediyorum, 
Ciğerim yanıp, hâr olsun! ERZURUM!

Bir bakarsın oldum, Gürcükapı`da; 
Sanki Recep Abi, işte, karşıda! 
Heyhât! Hayal imiş ve anlıyorum: 
Yattığı yer senin koynun ERZURUM!

Eşlerden, dostlardan ayrıldık bir-bir; 
Şükür ki, yerleri senin kalbindir! ... 
Benim de vâ`dimdir; ahdediyorum, 
Tenim toprağınla dolsun ERZURUM!

Rüyâmda da olsan, sen hakikatsin; 
İçimde yer alır âdetâ aksin; 
Aksine dalarak soğutuyorum 
İçimde yanan o kor`um ERZURUM!

Muradım var ama, gelemez isem, 
Ben sana, rüyâmda: Yolum var desem; 
Versen sen rüyâma ulvî bir yorum 
Ve bana sen gelsen; n`olur ERZURUM!

Kargapazarı`nda KAR ÇİÇEKLERİM, 
KARGÜLÜ`ne dönen kır çiçeklerim 
Dikeninde açan GÜL görüyorum; 
Bir gülün de, ben olum ERZURUM! 

Mustafa Benkli