30 Kasım 2010 Salı

GÜZELLEME


“Gürcü Kapı”, “Tebriz Kapı”, “ Kars Kapı”, 
Rus mu gelmiş? Dayan göğsün, sars kapı!
Dadaş çekiç; sen olmuşsun örs kapı.

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

“Azîziye, Hamîdiye Tabyası;
Mecîdiye” tutuyor vatan yası.
Haykırdı:”Bitsin düşmanın cefâsı.”

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

Sesin duydu, Erzurumlu uyandı.
“Nene Hâtun” “Tabyalara” dayandı.
Vatan için al kanlara boyandı.

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

Gâzi Ahmet Muhtar Paşa nerdesin?
Kâzım Karabekir Paşa serdesin.
Görebilsem, kalksa gözüm perdesin.

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

Şükrü, Rüştü, bir de Hâlit Paşalar,
Elde kılıç; engelleri aşalar.
Düşmanları rüsvây olup; şaşalar..

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

Kovarız düşmanı, çekmeyiz arı.
On iki mart günü kürürüz karı.
“Mahalle Başı”nda oynarız barı.

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

Hüzün çökmüş, yurdu düşman kaplamış.
“Gazi” Erzurum’da “Kongre” toplamış.
Ümit olmuş; duyan yürek hoplamış.

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

Dadaş Şehri; Mehmetçikler yatağı,
Komut verir “Havuz Başı Çatağı.”
Dört bir koldan başlatırlar atağı..

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

“Palandöken” olmuş; kar ile duman.
Bir garip yolcuya vermiyor aman.
Palanı dökülmüş; hali ne yaman.

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

Kaval içli; dertleşiyor yar ilen.
Bağrım yanık; yoldaş oldum hâr ilen.
“Efe” gelir peşinde “Alvar” ilen.

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

Yaş on sekiz; Erzurum’a uzandım.
“İslâmî İlimler” seni kazandım.
Beş yıl boyu “Vahiy” ile bezendim.

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

“Atatürk Üniversitesi” tektir.
Eşini ararsan, bulunmaz; yektir.
Öğrenciler arı, o da petektir.

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

Çiçek açmış; kar üstünde; kırmızı,
Canlar gitti, yerde gördüm cansızı.
Ağıt dinle! Yüreklerde var sızı.

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

Canım “yurdum”; açtım ona kucağım.
Sılam uzak; oldu baba ocağım.
Dostla doldu yanım, köşem, bucağım.

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

Güneş battı, çektim içten nefesi.
Al duvağın giymiş “Ejder Tepesi”
Sabahladım; duyulur ezân sesi.

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

“Telsizler”den iner idik; kayarak.
Buz üstünde, adımları sayarak.
Kolumuzu kol üstüne koyarak.

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

Hafta sonu “Dutçu”ya dek koşardık.
Çiçek koklar, neşe dolup; taşardık.
Uyku böldük, ders çalıştık, başardık.

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

“Köşke” çıktım; bir bardak çay içimi,
içim çekti; uğradım yol geçimi..
Kalam, gidem; yapamadım seçimi...

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

“Abdurahmân Gâzî” derler; bir velî..
Derler ki:”Görmeyen gelirmiş geri.”
Bu illerin en misâfir perveri.

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

“Uzun Harmanlar”da yaptık harmanı,
Ter basınca çektik soğuk ayranı.
Gün batımı ne hoş olur seyranı.

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

Koç yiğitler cirit oynar çayırda.
Koyun kuzu meleşiyor bayırda.
Ana, ata, kız, kızanlar seyirde.

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

“Yunus Emre Mahallesi” Yunuslu.
Varın görün! Çocukları çok uslu.
Kış gelince havası olur puslu.

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

“Yenişehir”; kat kat evler; köşeli.
İçleri halı, mobilya döşeli.
Deprem sallar! ! Kimse kalmaz neşeli.

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

Yigit idi, şu “Çırçır”ın uşağı.
Altta şalvar; bele sarmış kuşağı.
Nâra atar “Kırmacı”dan aşağı.

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

“Ali RÂVİ Caddesi”nden indim ben.
Yağdı yağmur; dam dibine sindim ben.
“Yoncalık”ta otobüse bindim ben.

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

“Lala Paşa Şadırvanı” şarıldar.
Vakit gelir; cemaati harıldar.
“İşfa´” dinler; gönülleri parıldar.

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

Bir Berber Nâim Hoca vardı; fakîr...
Maçtan maça koşardı; dili şakir...
Gitti gelmez; dostları yola bakir...

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

“Kırk Çeşme Hamamı”, uğran yârenler!
Tarih boyu şifâ bulmuş varanlar.
Bir de “Şeyhler Hamamı”nı soranlar.

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

Hâtûniye, Yâkûtiye medrese,
Astronomi, matematik, hendese,
Asırlardır ilim saçmış herkese.

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

Bir zamanlar boyunları büküldü.
Üzüldüler, göz yaşları döküldü.
Genizlerden hıçkırıklar söküldü.

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

Şimdilerde gülüyor gül yüzleri...
Ziyârete bekliyorlar bizleri...
Yolumuzu gözlüyorlar gözleri...

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

“Rüstem Paşa Çarşısı”na varalım;
“Oltu Taşı” tesbik olmuş; soralım!
Yarası var, yarasını saralım!

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

Hangi ilde “Bin Bir Hatîm” okunur;
Okunurken sedâ Arşa dokunur?
“Ulu Câmi” “Yaratana” bakınır.

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

“Tabbak Hâne” çeşmesinin suyuna;
Vardım, içtim; doyamadım tadına.
Teşekkürler çıksın Allâh katına

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

“Taş Mağazalar”da açar dükkanı.
Altın satar; kuyumcunun mekânı.
Alanı az; çoktur ama bakanı! !

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

“Bakırcılar Çarşısı”nda bakırlar.
Desen işler; mâhir eller şakırlar.
Son ustalar bakra ağıt yakırlar.

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

“Hacılar Hanı”nda buldum bahârat.
“Habîb Baba” türbesinde pek râhat.
Yalvarır: “Erzurum görmesin âfât.

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

“Erzurum Kalesi”; Gözleri yaşlı.
“Kurşunlu Medrese”nin yolları taşlı.
Güzelleri kalmamış kalem kaşlı.

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

“Mumcu Evleri”nin duvarı taştan.
İçleri boşalmış; virâne baştan.
Şikâyet ederler; Dinle! “Dadaş”tan.

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

“Gez Mahallesi”nde en son durağım.
“GAMPO” derler; yıllar yılı uğrağım.
Gönül varmak ister; yok ki “Burağım.”

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

“İstanbul Kapı” da dedi; hüzünlü:
“Şiirinde adım geçsin; vezinli,
Beş artı altı heceli dizinli.”

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

“Kazım Karabekir Mahallesi”nde;
Annenin kulağı tiren sesinde.
Tiren gider; göz, ciğerpâresinde.

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

“Mehmetçik” tireni kalktı yerinden.
Ağlar gibi, sesi geldi derinden.
“Nişanlıyı” ayırıyor “er”inden.

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

“Dumlu”dan kaynamış, akar, “Karasu”
Aka, aka menziline vara su.
Susamış; ver! Yudum, yudum yara su...

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

Ramazanda mahya gördüm; bakınca;
“Cumhûriyet Caddesi”ne çıkınca;
İftar vakti lambaları yakınca.

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

İster isen “kıtlama çay”; gel kardaş!
“Erzincan Kapı”ya uğra; bul kardaş!
Demlen çayla; yudum, yudum, ol kardaş!

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

“Murat Paşa Camisi”nde cumâyı;
Kılar isen; bulursun sen sefâyı,
Atar gönlün; çekmez cevr ü cefâyı.

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

Beş vakitte “salâ” verir hocalar.
On ay boyu tüter durur bacalar.
Tâziyede paylaşılır acılar.

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

Yazmış Erzurumlu “İbrâhim Hakkı.”
“Mârifetnâme”sinde bin sır saklı.
“Çözeyim” der; çözenin gider aklı.

Erzurum'um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

Bulamadım “Âşıkların Kahvesin.”
Yürek telim titreten saz; nerdesin?
Aşk mı bitti, Âşık mı yok; kimdesin?

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

“Emrah dedi: uğradım bir güzele,
Doyamadım; dilim durdu gazele,
Okuyanım; hâtıramı tezele!

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

Dostlar dedi: “Yiyek Cağa Kebâbı.”
Dalmışız; ki, kaçmış şişin hesâbı! !
Hesap geldi; bozmayalım âsâbı! !

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

Unutmadım; “Tel kadayıf dolmasın,”
Komşularda içtiğim “Den” çorbasın.
Pişirenin elleri dert bulmasın!

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

Diyorlar ki: “Nerde eski dadaşlar? ”
Bursa, İstanbul´u mekan tutmuşlar.
Vefâ bitmiş, sılayı unutmuşlar...

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

Türkiye´nin dertlerini çözenler,
Erzurum´da okuyanlar, yazanlar,
Toy kuralım, kaynatalım kazanlar.

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

Toyumuzda Erzurum´lu buluşsun.
Cân Erzurum Dadaşına kavuşsun.
Yatırımlar, fabrikalar oluşsun.

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...

Dallı Mustafa´yım; sözüm bağladım.
Dadaş diyarına “öz”üm bağladım.
Her an bakar; “gönül gözüm” bağladım.

Erzurum´um; dile geldim, neyleyim...
Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim...
 
Mustafa Suna