8 Ağustos 2009 Cumartesi

AŞIK NURİ CİHAN KARATAŞ (AŞIK NURİ ÇIRAĞI)


Âşık Nuri Çırağı 01.01.1949 tarihinde Erzurum’un Şenkaya ilçesinin Gaziler (Bardız) nahiyesinin Kaynak köyünde doğmuştur. Asıl ismi Nuri Cihan Karataş’tır. İlkokuldan 1961 yılında mezun olur ve Yavuz Sultan Selim Öğretmen Okulunu kazanır. Hasta olan annesi onu Ilıcaya okula göndermez.

1976 yılında Âşık Reyhani ile Kars’ın kahve kültüründen de etkilenerek Erzurum’da “Âşıklar Kahvesi”’ni açar ve bu kültürün gelişmesine hizmet ederler. Reyhani ile olan birliktelik 1978 yılına kadar devam eder. Bu kahve 1993 yılına kadar kültüre hizmet eder. 1993 yılında Kocaeli’nin Darıca beldesine taşınır. Halen Darıca’da yaşamaktadır. 

1994 yılında İstanbul’da “Gülhane Parkı Âşıklar Kahvesi”ni açar. Bu kahve âşıkların İstanbul’a taşınmasını sağlar. Bu kahve aynı zamanda İstanbul’da kurulan ilk âşıklar kahvesidir. 1999 yılına kadar devam eden bu kahve 2000 yılında “Gebze Âşıklar Kahvesi” olarak açılır ve hâlâ devam eder. Âşıklar kahvesi zincirine 2001 yılında açılmak üzere olan “İzmit Çene Suyu Parkı Âşıklar Otağı” eklenir.

Açtığı kahvelerle âşıkların yetişmesine büyük katkı sağlayan Çırağı, aktif hayatı nedeniyle doğrudan usta-çırak ilişkisiyle âşık yetiştiremese de bu kültüre katkılarıyla tarihteki yerini alacağına inanmaktadır. Doğu Anadolu’da ilk kez âşıklar için turne düzenlemiş, açtığı “Âşıklar Kahvesi” ile kültürün yayılmasına büyük hizmetler etmiştir.

Aşağıdaki şiirler Aşık Çırağı’ya aittir.

GÖRDÜKLERİM

Gittim gördüm bizim köyü,
Neler olmuş biz gideli.
Kurumuş pınarın suyu,
Neler olmuş biz gideli.

Bir dolu içtim tasınan,
Gene eski hevesinen,
Gönlüm ayrıldı yasınan,
Neler olmuş biz gideli.

O gün çok geç oldu sabah,
Kalktığımda çektim bir ah,
Yok olmuş diktiğim kavak,
Neler olmuş biz gideli.

Pınar bilir sözümüzü,
Senle yuduk yüzümüzü,
Gel de bir gör emmim kızı,
Neler olmuş biz gideli.

Han evler virâne olmuş,
Çiçekler sararmış solmuş,
Yerine baykuşlar konmuş,
Neler olmuş biz gideli.

Çırağı’yım çok merağım,
Şirin yaylam, Kumru dağım,
Yıkılmış baba ocağım,
Neler olmuş biz gideli. 

KAR ÇİÇEKLERİ

Çıktım bu dağlara seyran eyledim,
Serpilmişler düze kar çiçekleri.
Durdum onlarınan sohbet eyledim,
Karıştılar söze kar çiçekleri.

Tarihi çok yakın düneyin daha,
Huşu ile can vermişler Allah’a,
Bütün istekleri tek bir Fatiha,
Sesleniyor bize kar çiçekleri.

Ölmemişler, canlı fakat konuşmaz,
Aklı idrak eden bu işe şaşmaz,
Yazın, kışın renkleri de değişmez,
Her zaman tap taze kar çiçekleri.

İstiklâl uğruna bahşetmiş canı
Ruhu ile birleştirmiş vatanı
Baktığında selamlıyor insanı
Sanırsın yelpaze kar çiçekleri.

Her zaman her yerde beraber onlar,
Vatanın âşığı sevdâkâr onlar,
Gelenden gidenden haberdar onlar,
Bakarlar göz göze kar çiçekleri.

Biz de yanlarına gitsek otursak,
Durup ibret ile onlara baksak,
Nuri Çırağı’yım bir sual sorsak,
Ne söylerler yüze kar çiçekleri.


Türk İstiklal Savaşı Destanı

Türk İstiklal Savaşının ilk günü
Baş Kumandan önce eyledi niyet
Duyuldu vatanda bir anda ünü
Samsun’da toplandı bu ilk cemiyet

Silkindi bir yiğit kalktı uyandı
Bu hali görünce ciğeri yandı
İngiliz’in gemileri dayandı
Soruyor bunlara kim verdi mühlet

Türk’ün Türk’ten başka yok idi dostu
Tekeler konuştu arslanlar sustu
Girmişti Boğaz’a donanma üssü
Sanki başımıza koptu kıyamet

İlaç yoktu sarılmadı yaramız
Dünya ile açılmıştı aramız
Savaşmaktan başka yoktu çaremiz
O gün döğüşmemiz olmuştu cihat

Ey Türk oğlu çalış güven ve öğün
Savaş senin için bir bayram düğün
Geldikleri gibi gidecekler bir gün
Atanın sözleri doğrudur elbet

Doğrudan doğruya yapılan şerdi
Ufak tefek başkaldırma gösterdi
Süper güçler bizden toprak isterdi
Değil miydi yaptıkları cehalet

Parçaladı bizi içten böldüler
Antlaşma yaptılar karar aldılar
Müttefikler bize düşman oldular
Kimi kime etmeliydik şikayet

Sorsan bu milletin gözü yaş olur
Herkesin gönlünde bir telaş olur
Ne vatan kurtulur ne savaş olur
Birlik beraberlik olmasa şayet

Dostumuz ağladı düşmanlar güldü
Dört yandan dört kuvvet yurduma doldu
Vatan için savaşmamız farz oldu
Bütün yurtta başlatıldı hareket

Başımızda kavga rüzgârı eser
Bu aziz milleti eyle müyesser
Rızan için savaşıyor bu asker
Yalvardık Yaradan eyle inayet 

Yeniden hürriyet ışığı yaktık
Köyü fikirleri arka bıraktık
Silkindik titredik ayağa kalktık
Çünkü Türk’e yakışmazdı esaret

Bu orduya yardımcıdır Lemyezel
Bu orduya eylememiş müptezel
Bu ordu meth olmuş bu ordu güzel
Bu orduda vardır sırrı kuduret

Doğuda Ermeni Batıda Yunan
Güneyde Fransız vermezken aman
Vatanı her yandan sarmıştı düşman
Anlamıştı onla değil isabet

Şeref verdik şan dağıttık bu yurda
Nice kurban kan akıttık bu yurda
Gazi olduk can akıttık bu yurda
Şehit olduk Hak’ka ettik inayet

Aklın yetmez tenkit etme arkadaş
Bu millet efedir bu millet dadaş
Ölüm kalım savaşıydı bu savaş
Yoksa elden gidiyordu memleket

Bir somunu on arkadaş paylaştık
Gene de yılmadık mertçe savaştık
Dere düz demedik dağlardan aştık
Milletçe el ele gösterdik gayret

Ana yavrusunu yolda bıraktı
Çünkü yorulmuştu yolu ıraktı
Su yerine derelerden kan aktı
Ne zor ile korundu bu hürriyet 

Sırtında cephane göğsünde uşak
Gayret et akşama bu dağı aşak
Bir an evvel bu dağlara ulaşak
Kaybolmadan namus haya haysiyet

Alnından vurulmuş yatan kardaşım
Ölünür verilmez vatan kardaşım
Ecdadın bu senin atan kardaşım
Vuslata erişmiş bulmuş hidayet

Düşman anlamadı neyin nesiydi
Allah Allah diyen Türk’ün sesiydi
Her atılan güller nur tanesiydi
Resul bu askeri eylemiştir meth

Hatırlardı akar idi gözyaşı
Dedem bana anlatmıştı savaşı
Kabarıktı göğsü dik idi başı
Büyük kahramanda büyük marifet

Bir kere çalındı hücum borusu
Düşman önümüze kurmuştu pusu
Dağılmaya döndü çakal sürüsü
Ölmek var dönmek yok bitsin sefalet

Arslanım koçağım merdim yiğidim
Allah huzurunda eyledin yemin
Birbirinize hak helal eyleyin
Verilen emire ettik icabet

Yunan çadırında uyku çekerken
Atam uyanmıştı sabahtan erken
Hücum başlamıştı şafak sökerken
Doğdu güneş ile büyük azamet

Mübarek ağustos bir yaz gecesi
Serin idi rüzigarın esmesi
Emretti gürledi topların sesi
Asker komutana etti riayet

Dünya gözü ile bir daha gördü
Kimseye vermeyiz bu aziz yurdu
Can verdi kan döktü bu kahraman ordu
Bu vatan bizimdir bizim mülkiyet

Sıdk-ı hulus ile nöbet beklendi
Afyon’dan İzmir’e nur direklendi
Tarihe bir zafer daha eklendi
Gösterdi Mehmetçik büyük cesaret

Ölmek var dönmek yok dönmeyin geri
Hedefiniz Akdeniz’dir ileri
Haykırdı kükredi Türk’ün askeri
O gün düşmana çok verdik zaiyat

Herkese duyurduk biz bu ilanı
Bir meclis kuruldu çizdi planı
Yirmi üçte Cumhuriyet ilanı
Yeniden kuruldu bu büyük devlet

Çile çektik bu günlere kavuştuk 
Ay yıldızlı ak hilale kavuştuk
İstikrarlı istiklale kavuştuk
Ankara’da kurulmuştu hükümet

Nice çember yardık dağlar erittik
Yeni baştan yurdumuzu fethettik
Çünkü biz cihana sulh ilan ettik
Bu mülkün temeli şanlı adalet

Çünkü bu istiklal senindir ancak
Şanlı bayrağımız dalgalanacak
Çırağı bu ocak daim yanacak
Sanmayın ki sözlerimiz nihayet

Kaynak: Yaşayan Halk Ozanları Antolojisi, Kültür Bak. Yay.