Koyun, keçi, oğlak ve küçük danaların ayaklarından çıkan aşıklar, bu oyunun aracı idi. Aşıklar genelde boya ile boyanır (Onlara KINALI denirdi), ortaları delinerek ağır olması için kurşun akıtılırdı (Ve onlara da ENEKE denirdi). Her oyuncunun özenle seçilmiş, süslenmiş, kınalanmış bir enekesi olurdu..
Çocuklarca sokakta yetişkinlerce genelde evlerin damlarında gözlerden uzak oynanan, aşık oyunlarını sadece erkekler oynardı. Aşıkların yüzleri çig, şeg, tög, mire, alçı gibi isimler alırdı.
Bir daire içerisine dizilen aşıklar bir kaç metre uzaktan eneke atılarak daireden dışarıya çıkarılmaya çalışılır, bu oyuna “CIZGI OYUNU” denirdi. Çizgi dışına çıkarılan her aşık, çıkaran oyuncuya ait olurdu. Aşık çıkaramayan oyuncu, oyunu rakibine bırakır, böylece aşıkların tamamı daire dışına çıkıncaya kadar oyun devam ederdi.
Aşıkları biten rakibe “ÜTÜLDÜ” denirdi. Bu oyundan başka “MİRE” diye tabir edilen birbaşka oyun şeklinde ise ortaya oynayan oyuncu sayısı kadar aşık dizilir. Dizilen bu aşık kümesine bir kaç metreden eneke denilen aşıkla şeğleme yapılır. Aşık “mire” gelirse kümenin olduğu yerden bunu vurmak için diğer oyuncular enekelerini atarlar, vuran çocuk diğerlerinden birer aşık alır, mire gelen eneke vurulamazsa enekenin sahibi diğer oyunculardan birer aşık alırdı. Şeglenen aşık mire gelmezse diğer oyuncularda küme etrafında aşıklarını şeglerler sonra bir çocuk tarafından aşık kümesine eneke İle atış yapılır küme dağılırsa enekenin yüzlerine uyan aşıklar, oluşuncaya kadar vurulur. Sonra tekrar küme kurulur kazanan oyuncu arkadaşlarından birer aşık alır oyun böyle devam ederdi.