Dr.Şeref Akbaba 1959 yılında Erzurum'a bağlı Ilıca ilçesi Ömertepe ( eski adı, Pulur) köyünde doğdu. İlk, orta ve lise ( Erzurum İmam-Hatip Lisesi) öğrenimini Erzurum’da tamamladı.
Yüksek öğrenimine Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi başladı. Daha sonra "Meşhur Kumandan Sahabeler" teziyle master ve ardından da İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Gazetecilik Anabilim Dalında Türk Basın Tarihi'nde Beyanu'l-Hak Gazetesi" teziyle doktorasını tamamladı.
Yüksek öğrenimine Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi başladı. Daha sonra "Meşhur Kumandan Sahabeler" teziyle master ve ardından da İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Gazetecilik Anabilim Dalında Türk Basın Tarihi'nde Beyanu'l-Hak Gazetesi" teziyle doktorasını tamamladı.
Öğretmen olarak Adana ve İstanbul’daki çeşitli liselerde öğretmenlik yaptı. 1983’te Erzurum’da “Genç Kuşak” dergisini yayınladı. 1990’da bir grup arkadaşıyla “Yeni Sıla”yı çıkardı.
Dr.Şeref Akbaba’nın; Muştu, Sur, Yeni Sıla, Genç Kuşak, Düş Çınarı ve Ay Vakti dergi ve gazetelerinde yazıları yayımlandı.
ESERLERİ:
Uluslararası İletişim, Ay Olun İnsanlar (şiir), II. Meşrutiyet Dönemi Türk Basın Tarihinde Beyanül Hak Gazetesi (Doktora Tezi), Kar Mumu, Ay Vakti'nde Konuşmalar
PALANDÖKEN ETEKLERİNDE DÜŞ SABAHLARI -1-
Akşamlar yorgun dururdu
Çehremizde binbir hüzün
İkindilerde açardı çiçeklerimiz
Kitaplar seyre doymaz, saf tutardı masallarda
Duvarlar özlemiydi bakışlarımızın
Boşalınca anlardık
Koyu siyahlığın duman olduğunu
Karaçalılarla boğuşacaktık
Kavgamız tütsülenmiş tütsülenmişti
Ümit dereleri akıtıyorduk
Kuş sütünden damlalar anlımızda
Sedeye kapanıyor
Dönüyor dönüyorduk öz yurdumuza
Sevdalar yakıyorduk
Çoban kavalı yeşil yaylamız
Leyla türküsü yokuşlarımızdı
Mecnun adalarında nöbet devralır
Hindikuşlarda mevzilenirdik
Biz üç kardeş beş kardeş
Cenk erleri
Çocuksu konuşurduk kılıç / kalkan / ok
Bulanırdı sular
PALANDÖKEN ETEKLERİNDE DÜŞ SABAHLARI -2-
Kar yağıyor
Elif elif kuşanıyoruz
Ne buzlu yollarda matem
Ne de gözyaşları serçe kuşların
Bizi soluyordu yıldızlar ve ay
Gece lambaları hüzün katarı
Ak kirpikli ağaçlar
Meleyen cennet çeşmeleri
Beyaza dadanmıştı bacaları evlerin
Ve biz iki kardeş
Yürüyoruz
Hayalimiz sımsıcak
Ter döküyor buz patentler
Gömülüyor demir ağlara
Kan izi var beneklerinde
Işığa nem saçan gözlerin
Celalli haykırışlar Ölüme yakın nefesler tanıdık
Aşk söylevi bizim ki
Her budakta çiçek açmaz
Ve biz iki kardeş
Yürüyoruz
Gece akıyordu damarlarımızda
Mezarlardan ürkmüyordu aydınlık
Sayfaları çevirdik umut yağmurları
Kapadık defterleri nümayiş yok
Tarihin kapısı aralık kalmış
İstasyon boyu ağıtlar
Camekanlarda resimlerimiz
Yükseklik korkusu tutmadı
Anneler sorgu da beklerdi günlerce
Babalar mahkum
Darağaçlarında ahalisi kentin
Ve biz iki kardeş
Yürüyoruz
Akşamlar yorgun dururdu
Çehremizde binbir hüzün
İkindilerde açardı çiçeklerimiz
Kitaplar seyre doymaz, saf tutardı masallarda
Duvarlar özlemiydi bakışlarımızın
Boşalınca anlardık
Koyu siyahlığın duman olduğunu
Karaçalılarla boğuşacaktık
Kavgamız tütsülenmiş tütsülenmişti
Ümit dereleri akıtıyorduk
Kuş sütünden damlalar anlımızda
Sedeye kapanıyor
Dönüyor dönüyorduk öz yurdumuza
Sevdalar yakıyorduk
Çoban kavalı yeşil yaylamız
Leyla türküsü yokuşlarımızdı
Mecnun adalarında nöbet devralır
Hindikuşlarda mevzilenirdik
Biz üç kardeş beş kardeş
Cenk erleri
Çocuksu konuşurduk kılıç / kalkan / ok
Bulanırdı sular
PALANDÖKEN ETEKLERİNDE DÜŞ SABAHLARI -2-
Kar yağıyor
Elif elif kuşanıyoruz
Ne buzlu yollarda matem
Ne de gözyaşları serçe kuşların
Bizi soluyordu yıldızlar ve ay
Gece lambaları hüzün katarı
Ak kirpikli ağaçlar
Meleyen cennet çeşmeleri
Beyaza dadanmıştı bacaları evlerin
Ve biz iki kardeş
Yürüyoruz
Hayalimiz sımsıcak
Ter döküyor buz patentler
Gömülüyor demir ağlara
Kan izi var beneklerinde
Işığa nem saçan gözlerin
Celalli haykırışlar Ölüme yakın nefesler tanıdık
Aşk söylevi bizim ki
Her budakta çiçek açmaz
Ve biz iki kardeş
Yürüyoruz
Gece akıyordu damarlarımızda
Mezarlardan ürkmüyordu aydınlık
Sayfaları çevirdik umut yağmurları
Kapadık defterleri nümayiş yok
Tarihin kapısı aralık kalmış
İstasyon boyu ağıtlar
Camekanlarda resimlerimiz
Yükseklik korkusu tutmadı
Anneler sorgu da beklerdi günlerce
Babalar mahkum
Darağaçlarında ahalisi kentin
Ve biz iki kardeş
Yürüyoruz