Vasfi Mahir Kocatürk; 1907 yılında o yıllarda Erzurum’a bağlı bir ilçe olan Gümüşhane'de dünyaya geldi. ilköğrenimini İstanbul Koca Mustafa Paşa Numune Mektebi'nde tamamladı. 1921 yılında Darüşşafaka'ya girdi ve lise öğrenimini bu okulda tamamladı. Mülkiye'ye devam ederek 1930 yılında mezun oldu ve öğretmenliğe başladı.
Ankara, Edirne, Kastamonu, Malatya ve Eskişehir Liselerinde edebiyat öğretmenliği, Malatya ve Eskişehir Lisesi'nde okul müdürlüğü yaptı. 1944'te İstanbul'a yerleşti. Haydarpaşa Lisesi'nde öğretmenlik, Darüşşafaka'da okul müdürlüğü yaptı. 1948'de Milli Eğitim Bakanlığı'nda müfettiş oldu, ertesi sene İzmir'e tayin edildi.
1950 yılında Gümüşhane milletvekili seçilen Kocatürk, 1954'te seçimi kaybedince siyaseti bıraktı, Gazi Eğitim Enstitüsü'nde öğretmenliğe döndü. Türk edebiyat tarihi alanında çalışmalara yoğunlaşan Kocatürk, Türk Edebiyat Tarihi adlı yapıtı üzerinde çalışmaktayken 17 Temmuz 1961 günü hayatını kaybetti.
Şiir Kitapları;
Tunç Sesleri (1935), Geçmiş Geceler (1936), Bizim Türküler (1937), Ergenekon (1941), Hayat Şarkıları (1965)
Manzum Oyunları;
Yaman (1933), Sanatkar (1965)
Araştırma-İnceleme Eserleri;
En Güzel Türk Manileri (1933), Lafonten Hikayaleri (1934), Fransız Edebiyatı (1934), Şâheserler Antolojisi (1 cilt, 1934-1939), Yeni Türk Edebiyatı (1936), Divan Şiiri Antolojisi (1947), Osmanlı Padişahları (1949), Metinlerle Türk Edebiyatı I, II, III (1952), Türk Edebiyatı Şâheserleri (1955)
Tekke Şiiri Antolojisi (1955), Metinlerle Edebiyat (1955), Namık Kemal (1955), Şiir Defteri (1958)
Hikâye Defteri (1958), Namık Kemal'in Şiirleri (1959), Ziya Paşa'nın Şiirleri (1959), Saz Şiiri Antolojisi (1963), Türk Nesri Antolojisi (1963), Meşhur Beyitler (1963), Türk Edebiyat Tarihi (1964),Türk Edebiyatı Antolojisi (1967)
Çevirileri;
La Fontaine’den Hikâyeler (1934), Şarkılar Kitabı (Heinrich Heine, 1948), Elem Çiçekleri (Baudelaire, 1957)
Şairin Ölümü isimli şiiri.
Şairin ölümü
Ne bir damla gözyaşı, ne yerde yaslı bir mum;
Hazin, loş odalarda ölümü sevmiyorum.
Bir çığ sesiyle nasıl inlerse bir uçurum
Benim öyle verecek kalbim son nefesini.
Titreyen dallarını açıp göklere kadar,
Hıçkıracak ney gibi sülün boylu kavaklar,
Talihimin göğsümde hapsettiği canavar
Derin çıtırtılarla kıracak mahpesini.
Ardımda binbir gönül, ıstırabımdan derin,
Matemini tutacak bir mukaddes kederin;
Ölümün gösterecek dünyaya ölümlerin
Hem en şereflisini, hem de en mukaddesini.
Gözlerim çektiğimi ifşa etmese bile
Kalbimden ayrılınca ruhum gelecek dile:
Yüzbin yıllık kâinat hummalı bir vecd ile
Dinleyecek ilk defa ıstırabın sesini.
Her gün bir parça daha fazla yalçınlaşarak
Bir uçurum olunca bana sevdiğim kucak,
Fırtınalı göklerden ölümüm andıracak,
Yıldırımla vurulmuş kartalın düşmesini.
Vasfi Mahir Kocatürk